Kafkas Takvimi’nin 1917 yayımına göre, 1916 yılında Iğdır’da (Surmalu Uyezdi) 55.364 erkek ve 49.427 kadın olmak üzere toplam 104.791 kişi ikamet etmekteydi. Bunun 98.212’si daimî, 6.579’u ise geçici nüfustu. Yayımın verileri, Azerbaycan Türklerinin o dönemki Rus kayıtlarında “Tatar” olarak geçer Iğdır’da çoğunluğu oluşturduğunu; onları sırasıyla Ermeniler, Kürtler ve Yezidilerin takip ettiğini göstermektedir. Nüfus dağılımı şu şekildedir:
1. Azerbaycan Türkleri: 44.153
2. Müslüman Kürtler: 14.679
3. Terekemeler: 1.801
4. Ermeniler: 32.686
5. Yezidiler: 10.869
6. Ruslar: 429
7. Yahudiler: 95
8. Diğer Avrupalılar: 60
9. Diğer Hristiyanlar: 19
Toplam: 104.791 kişi
Bu veriler, Iğdır nüfusunun en az %73’ünün Türk ve Müslüman olduğunu göstermektedir. Rus yönetimi döneminde Türk ve Müslüman halk askere alınmıyor ve devlet görevlerine getirilmiyordu. 1895 yılında Ruslar, Aras Nehri üzerine Alican Köprüsü’nü inşa etmiş ve bölgeyi şose bir yolla İrevan Vilayeti’ne bağlamışlardı.
Yerleşim Yapısı ve Etnik Dağılım
O dönem Iğdır’da 243 yerleşim yeri bulunmaktaydı. Köylerin büyük kısmı tek bir etnik yapıya sahip olmakla birlikte bazı köylerde Türk–Ermeni veya Türk–Kürt ortak yaşamı görülüyordu. Örneğin Mürşitali ve Akyumak (Kızılzakir) köylerinde Türklerle Ermeniler birlikte yaşarken, Aşağı Alican köyünde Türk–Kürt karma nüfus bulunuyordu.
Terekemeler, daha çok Aralık’ın Saraçlı (Pirço) köyü ile Iğdır merkezde yaşıyordu. Ezidiler ise Iğdır’ın güneyindeki dağlık bölgelerde ikamet etmekteydi. Aralık ve Karakoyunlu ilçelerinde Ezidi nüfusu yoktu.
Rus askerleri, memurları ve aileleri genellikle Iğdır merkezde bulunuyor; burada askeri kışlalar, karakollar ve sınır hattında gümrük binaları yer alıyordu. O yıllarda Iğdır’ın önemli mesire alanı ise Erhacı mevkiiydi.
Barıştan Savaşa: Iğdır’da Bozulan Denge
Iğdır, konumu gereği tarih boyunca bir serhat ve geçiş bölgesi olmuş; çok sayıda kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Farklı etnik ve dini yapıdaki halklar, yüzyıllar boyunca barış içinde yaşamayı başarmışlardır. Ancak Rusların Güney Kafkasya’yı işgali ve 1813 Gülistan ile 1828 Türkmençay Antlaşmaları sonrasında Azerbaycan’ın ikiye bölünmesi, bu huzurlu yapıyı temelden sarsmıştır.
Rusların Iğdır’dan 89 yıllık işgalin ardından çekilmesiyle bölgede siyasi belirsizlik ve otorite boşluğu oluşmuş; 1918’de Ermenistan’ın kurulması ve Rusların Ermeni güçlerini desteklemesi, yüzyılların barışını tamamen bozmuştur.
1918–1920: “Kaç Ha Kaç” Yılları
1918–1920 yılları arasında Ermeni silahlı güçleri ile Taşnak çeteleri, Iğdır’da büyük bir katliama girişmişlerdir. Sivil halkın önemli bir kısmı Güney Azerbaycan’a ve Osmanlı topraklarına sığınmak zorunda kalmış; geride kalanlardan bir bölümü Ağrı Dağı’na çekilmiştir. Bu süreç, halk arasında “Kaç Ha Kaç” olarak adlandırılan büyük bir insanlık dramına dönüşmüştür.
Gedikli, Oba, Hakmehmet, Koçkıran ve daha birçok yerleşim yeri toplu katliamlara sahne olmuştur.
Kurtuluş ve Sonraki Yıllar
Iğdır, 14 Kasım 1920’de Ermeni işgalinden kurtarılmış; sağ kalanlar geri dönmeye başlamıştır. 1927 Türkiye Genel Nüfus Sayımı’nda, Doğubayazıt’a bağlı bir ilçe olan Iğdır’ın merkez nüfusu 3.715; Tuzluca ile birlikte toplam nüfusu ise 36.000’dir. Bu nüfusta çevre il ve ilçelerden gelenler, İrevan göçmenleri, askerler ve Güney Azerbaycan’dan gelenler de bulunmaktadır. Halkın %52’si Türkçe, %48’i Kürtçe konuşmaktaydı.

1916’da 104.791 olan nüfusun, 11 yıl sonra 68.791 kişi azalması; savaş, kıtlık, hastalık, Ermeni baskınları ve göçlerle açıklanabilir. Özellikle düz ovada yaşayan ve Ermenistan’a yakın konumda bulunan Azerbaycan Türkleri bu süreçte çok ağır kayıplar vermiştir.
Unutulmayan Acılar ve Kuşaktan Kuşağa Taşınan Hatıralar
Iğdır halkı, 1918–1920 döneminin acılarını hiçbir zaman unutmadı. Araz’ın her iki yakasındaki insanların çektiği çilenin, 1920’den sonra da bitmediği bilinir. Geriye bırakılan vatan topraklarının hasreti, kaybedilen yakınların acısı, yaşayanların yokluk ve gariplik içindeki mücadelesi kuşaklar boyunca aktarıldı.
O günlerin hatırası olarak çocuklara Garip, Hasret, Kıymet, Şükran, Tanrıverdi, Hudaverdi, Allahverdi gibi anlamlı isimler verildi. Halk, bir daha o kara günlerin yaşanmaması için hep dua etti.
Yüce Allah, o acı günleri Serhat Iğdırımıza ve ülkemize bir daha yaşatmasın. Ahirete göçen tüm şehitlerimizin mekânı cennet olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: