Iğdır, tarihin derin katmanlarında yoğrulmuş bir serhat şehridir. Ağrı Dağı ile Aras Nehri arasında sıkışmış dar bir havzada, yüzyıllar boyunca kadim Türk yurdu olarak varlığını sürdürmüştür. 1747-1828 yılları arasında Batı Azerbaycan’ın İrevan Hanlığı’na bağlı bir sancak merkezi olarak Türk-İslam kültürünü yaşatan Iğdır, 1828 yılında Rus işgaliyle büyük bir kırılmaya uğradı.
Çarlık Rusyası’nın hâkimiyeti altında 1828-1917 yılları arasında Erivan Vilayeti’ne bağlanan Iğdır, bu süreçte kültürel baskılara ve göç dalgalarına maruz kaldı. 1917 Bolşevik Devrimi sonrası oluşan otorite boşluğunda ise en karanlık dönemlerinden birini yaşadı: 1917-1920 yılları arasında Ermeni çeteleri tarafından sivillere yönelik uygulanan zulüm ve soykırımlar, bu serhat yurdunun hafızasına kazındı.
Dikkat çeken bir gerçek ise, Iğdır’ın Misak-ı Millî sınırlarına dahil olmamasına rağmen 81 il içinde 92 yıl süreyle en uzun işgal altında kalan Türk toprağı olmasıdır. Osmanlı-Kaçar sınırında, soydaşlarından tecrit edilmiş bir biçimde, Aras ile Ağrı arasında sıkışan bu şehir; tüm baskılara, işgallere ve ayrılıklara rağmen millî ve manevî değerlerini muhafaza etmeyi başarmıştır.
Iğdır, bugün hâlâ Batı Azerbaycan’daki kadim Türk devleti İrevan Hanlığı’ndan Türk dünyasının elinde kalan son yadigâr vatan toprağıdır.
14 Kasım 1920’de Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Doğu Cephesi Kuvvetleri ve onunla birlikte savaşan kahraman Mehmetçikler ile yerel halk milislerinin gerçekleştirdiği başarılı harekât sayesinde Iğdır, Türkiye topraklarına katıldı. Bu gelişme, 1920 Gümrü ve 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşmalarıyla uluslararası hukuk nezdinde de tescillendi.
Iğdır’ın Türkiye Cumhuriyeti’ndeki idari yolculuğu ise şu şekilde gelişti:
İlk olarak Doğubayazıt’a bağlı bir nahiye (bucak) olarak Ağrı vilayetine bağlandı. 1934 yılında Kars iline ilçe merkezi olarak dahil edildi. Yıllarca bağlı olduğu bu illere gösterdiği sadakat ve gelişme arzusu, Iğdır’a 27 Mayıs 1992 tarihinde il statüsünü kazandırdı. Aynı tarihte Karakoyunlu da ilçe oldu. Kars ilinden ayrılan Iğdır, Türkiye’nin 76. ili olarak idari bağımsızlığına kavuştu. Tuzluca, Karakoyunlu ve Aralık ilçeleri de Iğdır iline bağlanarak bu yeni yapıyı oluşturdu.
Bugün Iğdır, Türkiye’nin doğuya açılan kapısı, Azerbaycan ile kardeşliğin sembolüdür. Bu coğrafya, yalnızca bir sınır noktası değil; aynı zamanda milletin sınır tanımayan iradesinin, tarih boyunca süren direnişinin ve sadakatinin simgesidir.
Iğdır’ın tarihini bilmek, yalnızca bir şehrin geçmişine değil, bir milletin haysiyetli direnişine tanıklık etmektir.
Çünkü serhat şehirleri unutulmaz…
Onlar yalnızca coğrafyanın değil, tarihin de nöbet kuleleridir.
Yorumlar
Kalan Karakter: