Ülkemizin doğusunda, Aras Nehri’nin usulca kıvrıldığı, Ağrı Dağı’nın heybetiyle gökyüzünü süslediği bir yerdir Aralık… Iğdır ilimizin bu mütevazı ilçesi, sadece haritada sınır çizgilerinin buluştuğu bir nokta değil; aynı zamanda tarih ile tabiatın, kültür ile kadim geleneğin iç içe geçtiği nadide bir coğrafyadır.
Aralık, Türkiye’nin Azerbaycan ve Ermenistan’a komşu tek ilçesi olması yönüyle stratejik bir öneme sahiptir. Aras Nehri; Türkiye-Ermenistan, Türkiye-Azerbaycan ve Türkiye-İran sınırlarını çizerken, aynı zamanda medeniyetleri de buluşturur. Cennetten çıktığına inanılan bu nehir, sınırları çizerken topraklara bereket katar ve Aralık’tan geçerek Nahçivan sınırına ulaşır. İlçe, düz ve verimli Iğdır Ovası’nın doğusunda yer alır. Aralık’ın iklimi, Doğu Anadolu’nun sertliğinden çok, Azerbaycan’ın ılıman havasına yakındır. Bu durum, tarım ve hayvancılığa elverişli bir ortam yaratmış; bölge halkına yüzyıllardır ekmek kapısı olmuştur.
Aralık’ın tarihi yalnızca Türkiye sınırlarıyla sınırlı değildir. Bu topraklar; Urartulardan Perslere, Selçuklulardan Karakoyunlulara, Akkoyunlulardan Safevilere, Osmanlılardan Kaçarlara, İrevan Hanlığı’ndan Ruslara ve Ermenilere kadar pek çok medeniyetin izlerini taşır. Cumhuriyet döneminde ise Aralık, sınırdaki bir bekçi gibi hem doğuya açılan bir pencere olmuş hem de Batı’ya doğunun hikâyesini fısıldamıştır. Türk dünyasına açılan kapımız olmuştur.
Aralık’ta kültürel yapı; Azerbaycan Türkü, Terekeme ve Kürt geleneklerinin iç içe geçtiği bir zenginlik sunar. Âşık geleneği, düğün adetleri, halk oyunları ve ağıtlar bu bölgede hâlâ canlı birer yaşama biçimidir. Kadim köy evlerinde sabah kahvaltısında sofraya konan tandır ekmeği, çökelek ve samimi bir selam; Aralık kültürünün özüdür.
Aralık halkı, sınırda yaşamanın getirdiği zorluklara karşı birlik olmayı ve dayanışmayı bilmiş bir topluluktur. Komşuluk ilişkileri güçlüdür; acılar birlikte paylaşılır, sevinçler imeceyle çoğalır. İlçede eğitim ve sağlık gibi alanlarda son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmış, genç nüfusun geleceğe daha umutla bakması sağlanmıştır.
Karasu, yalnızca bir su kaynağı değil; aynı zamanda Aralık halkının belleğinde özel bir yere sahip bir yaşam alanıdır. Yaşlıların anlattığına göre, geçmişte yaz mevsiminde gençler çayın kıyısında buluşur, şarkılar söyler, kimi zaman sazlar eşlik ederdi bu toplanmalara. Kadınlar çayın berrak sularında çamaşır yıkar, çocuklar neşeyle suya dalardı. Karasu, bir bakıma nesiller arasında bir bağ, kültürün sessiz tanığıydı.
Halk arasında Karasu için şöyle denir:
“Karasu’dan su içenin gönlü serin olur, oradan geçenin aklı durulmuş olur.”
Bu tür deyimler, çayın sadece fiziksel değil, ruhsal bir anlam taşıdığını da gösterir.
Ağrı Dağı’nın bağrından çıkan ve “Ağrı Dağı’nın gözyaşı” olarak adlandırılan Karasu Çayı, Aralık’ın kalbinden akan bir damardır. Sakin, sabırlı ve güçlü… Tıpkı bu yörenin insanı gibi: Toprağına bağlı, emeğine sadık ve geçmişi ile barışık.
Tarihte Aralık toprakları birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İlhanlı hükümdarı Hülagü Han barış zamanlarında kışları Umumiye Gölü kıyısında yaptırdığı sarayında geçirirken, yazın Ağrı Dağı eteklerindeki “Alatağ” yazlık sarayına çekilirdi. Bu saray, Iğdır’da Serdar Bulağı mevkiindeydi. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın da yazlık sarayı burada bulunmaktaydı. Ruslar tarafından inşa edilen kışla da yine Aralık’ın Serdarbulak yaylasında yer almaktadır ve geçmişe tanıklık etmektedir.
Aralık’ta görülmeye değer birçok tarihi ve doğal güzellik bulunur: Büyük ve Küçük Ağrı Dağı’nın sunduğu muhteşem görsel şölen, Ağrı Dağı Milli Parkı, Akkoyunlu İbrahim Gödek Kümbeti, İran Şahı Rıza Pehlevi tarafından yaptırılan Süreyya Çeşmesi, Ortaköy Camisi ve Hamamı, 1840 depremiyle yok olan Ahura Vadisi ve eski su değirmenleri bu zengin mirasın parçalarıdır.
Türk dünyasına açılan kapımız olan Dilucu ve Borualan sınır kapıları Aralık ilçesi sınırlarında yer almakta, Nahçivan’a açılan Dilucu Sınır Kapısı 1992 yılında hizmete girmiştir. Hâlen yapımı süren Kars-Iğdır-Aralık-Dilucu Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı tamamlandığında Aralık, ulaşımda bir lojistik üs haline gelecektir.
1953 yılında kurulan Devlet Üretme Çiftliği, 187 bin dekarlık bir alanda kurulmuş ve 1984’ten itibaren TİGEM bünyesinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Aralık ilçesi, 1918-1920 yıllarında Ermeni işgal ve çetelerine karşı kahramanca direniş göstermiştir. Ermeni mezaliminden daha az etkilenmesine rağmen, “Kaç Ha Kaç” ile ilçeye ulaşan sivillerin Güney Azerbaycan’a geçişlerinde önemli katkılar sağlanmıştır. 16 Temmuz 1919’da Gödekli-Brukan’da 600’den fazla silahsız insan Ermeniler tarafından infaz edilmiş, sağ kalanlar Van’a yerleşmiş, Dilucu’daki köyler göç etmiştir. Aralık’ın Başköy köyünde Bilal Tokgöz öncülüğündeki Halk Milisleri büyük mücadele vermiştir. Ali Mirza, Hamit, Kerem Güneş ve Şehit Ağa Bey gibi halk kahramanları bu mücadelede öne çıkmıştır.
14 Kasım 1920’de Rus işgalinden kurtarılan Aralık, 1 Nisan 1960’a kadar Iğdır’a bağlı bir bucakken, bu tarihte ilçe statüsüne kavuşmuştur. 1924’te Doğubeyazıt’a, 1928’de Ağrı’ya, 1934’te Kars’a bağlanan Aralık, 1992’de Iğdır’ın il olmasıyla bugünkü konumuna ulaşmıştır.
Aralık, sadece Türkiye’nin değil, Türk dünyasının da doğuya açılan kapısıdır. Sessiz, mütevazı ama köklü bir mirasa sahip bu güzel ilçemiz; geçmişten gelen gücünü geleceğe taşımaya hazırdır. Ağrı Dağı nasıl göğe yükseliyorsa, Aralık da kültürüyle, insanıyla ve tarihiyle yükselmeye devam edecektir.
Aralık ilçemizin güler yüzlü, çalışkan Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bey’e, Başkan Yardımcısı Sayın Oruç Akpulat’a ve tüm Aralık halkının mert, güzel insanlarına selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Hoşça kalın, dostça kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: