Tarih boyunca Iğdır, stratejik coğrafi konumuyla hep bir geçiş ve kavşak bölgesi olmuştur. Aras Nehri boylarında kurulu bu bereketli coğrafya, nice millet ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bölgenin en eski ahalisi Hurriler, Urartular, özellikle Sakalar, Medler ve Oğuzlardan oluşuyordu. Genellikle atlı-göçebe olan bu kavimler, beraberce Artaksiyaslı Devleti’nin temelini attılar.
Asırlar boyunca Iğdır toprakları; İran, Bizans, Hazar, Sabir, Bulgar, Selçuklu, Kıpçak, Sürmeli Emirliği, Harzemşahlar, Cengizler, İlhanlılar, Timur İmparatorluğu, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevîler, Osmanlılar, Kaçarlar, Avşarlar, İrevan Hanlığı, Rusya İmparatorluğu ve nihayetinde Iğdır Milli Cumhuriyeti’nin idaresinde kaldı. 14 Kasım 1920 tarihinde ise Iğdır, anavatan Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılarak sonsuza dek vatan oldu.
Iğdır, Oğuz boyları için de tarihî bir kavşaktır. Sürmeli Çukuru, Kayı Boyu, İlhanlılar ve Akkoyunluların kışlağı; Ağrı Dağı ise göçebe Türk boylarının hayvanlarını otlattığı yaylak olmuştur. İlhanlı hükümdarı Hülagu Han ve Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın yazlık sarayları, Ağrı Dağı sırtlarındaki Serdar Bulağı bölgesinde, “Alatağ” denilen yerdeydi. İlhanlılar, burada yaylayıp Anadolu ve İran’ı idare ederken para dahi kestirmişlerdi.
Osmanlı İmparatorluğu’nu kuracak olan Kayı boyu da yıllarca bu topraklarda, Sürmeli Çukuru’nda kaldı. Aras boylarında ve Ağrı Dağı eteklerinde konar-göçer yaşayan Kayılar arasında, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in Iğdır’da doğduğuna dair rivayetler vardır. Ertuğrul Bey ve kardeşi Dündar Bey, 400 çadırlık konar-göçer topluluklarıyla uzun süre bu bölgede yaşamış, ardından batıya ilerleyerek Söğüt ve Domaniç’e yerleşmişlerdir.
Tarih boyunca Iğdır’a uğrayan ya da burada konaklayan meşhur şahsiyetlerden bazıları şunlardır: Melikşah, Nizamülmülk, Hülagu Han, Emir Timur, Uzun Hasan, İspanyol elçisi ve seyyah Ruy Gonzales de Clavijo, Marco Polo, Evliya Çelebi, Şah İsmail, IV. Murat, Kazım Karabekir Paşa, İran Şahı Rıza Pehlevi, Ali Ekber Tufan, Şamil Ayrım, Ali Mirza Bey ve Drastamat Kanayan.
Anadolu’ya Oğuz boylarının ilk kez Iğdır kapısından girdiği bilinir. Osmanlı, Safevî ve Iğdır Milli Cumhuriyeti’nin temelleri de bu topraklarda atılmıştır. Iğdır, Misak-ı Millî sınırlarına dâhil olmamasına rağmen, Batı Azerbaycan’daki İrevan Hanlığı’ndan bize yadigâr kalan tek vatan toprağıdır. İlk halk direnişi ve Kuvayı Milliye hareketinin de Iğdır’da başlamış olması bu toprakların bağımsızlık ruhunun göstergesidir.
Osmanlı-Rus Savaşları sırasında, 1813-1828 yıllarında Iğdır halkı, Rus işgaline karşı gerilla savaşlarıyla büyük direniş göstermiş, düşmana ağır kayıplar verdirmiştir. Nüfusu oranında en büyük sivil kaybı ise 1918-1920 yıllarında, Ermeni Taşnak çetelerinin saldırıları sırasında vermiştir. Öyle ki, Iğdır insanı Anadolu’da işgale karşı ilk silaha sarılanlardan olmuştur.
Ve nice kahramanlar çıkmıştır bu topraklardan. Mescid-i Aksa’da tam 55 yıl tek başına nöbet tutan Hasan Onbaşı da Iğdırlıdır.
Iğdır, sadece bir sınır şehri değil, medeniyetlerin kavşağı, Oğuz-Türk tarihinin geçit kapısıdır. Her karışında atalarımızın izi, her taşında bir hatıra saklıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: