Bazı insanlar vardır ki, yaşadıkları çağın ötesine geçer; bazı sevgiler vardır ki, yalnız iki yüreği değil, bir milleti ayağa kaldırır. Azerbaycan halkının hafızasında Kaçak Nebî ile Hacer’in hikâyesi, işte böyle bir destandır — hem bir direnişin hem de saf bir sevdanın sembolü.
19. yüzyılın ikinci yarısında, Rus Çarlığı’nın hüküm sürdüğü yıllarda Azerbaycan halkı ağır vergiler, haksızlıklar ve aşağılamalarla eziliyordu. Halkın sesi duyulmuyor, adaletin kapısı kapalıydı. Bu sessizliğe başkaldıranlardan biri, Gence ve Karayazı taraflarında yaşayan yiğit bir köylü olan Nebî idi. Halk ona zamanla “Kaçak Nebî” adını verdi — çünkü o, zulmün yasasından kaçıyor ama halkın vicdanına sığınıyordu.
Nebî, zengin beylerin ve Rus yöneticilerinin adaletsizliğine karşı köylüleri korur, fakirin malını gasp edenlerden hesap sorardı. Ancak onu farklı kılan yalnızca yiğitliği değildi; yanında, her daim onunla omuz omuza duran bir kadın kahraman vardı: Hacer.
Hacer, yalnız bir eş değil, aynı zamanda bir yoldaş, bir silah arkadaşıydı. Dağlarda Nebî’nin yanından ayrılmaz, gerektiğinde at biner, tüfek kullanır, yaralıları sarardı. Halk arasında söylenen bir türküde şöyle denir:
“Kaçak Nebî dağda gezer, Hacer yolda yarasını çözer…”
Bu dizeler, sadece bir aşkı değil, bir halkın uyanışını anlatır. Çünkü Hacer, dönemin şartlarında kadının toplumsal hayatta geri planda tutulduğu bir dönemde, erkeklerle omuz omuza savaşarak halkın gönlünde “cesaretin kadını” olmuştur.
Nebî ve Hacer, yıllar boyunca Rus askerleri ve yerel beylerin güçleriyle savaştı. Halkın sevgisi onları kahramanlaştırırken, yöneticiler onların başına ödül koydu. Ancak ne para ne korku onları durdurabildi. Çünkü onların mücadelesi bir çiftin değil, bir milletin adalet arayışının sembolüydü.
Sonunda ihanet onları da buldu. Kaçak Nebî yakalandı ve idam edildi. Hacer de aynı kaderi paylaştı. Fakat halk, onların ölümünü bir yenilgi olarak değil, ölümsüzlüğe yürüyüş olarak gördü. Dağlarda yankılanan türküler, hâlâ onların adını yaşatır:
“Nebî öldü deme, yüreklerde yaşar,
Hacer’le dağlarda yankılanır her taş…”
Bugün Azerbaycan halkı için Kaçak Nebî ve Hacer, yalnız birer kahraman değil; adalet, vefa ve direnişin ortak simgesidir. Onların hikâyesi, bize bir kez daha hatırlatır ki, zulme karşı direniş yalnız silahla değil, yürekle olur.
Nebî’nin atlısı ellidir beşti,
Kırk güzel içinde Hacer’i seçti.
Güller Urus’un böğrünü deşti
Koy mana desinler ay kaçak Nebi
Arvadı özünden ay Koçak Nebi
Kaçak Nebi’nin dediği gibi: “Arazın o tayı da bu tayı da menim doğma el obamdır. Elin de o başı bu başı olmaz! Arazın o tayı da bu tayı da menim doğma el obamdır. Bunu her Türk düşmanı sığa eleyip kulağına assın.”
Ve tarih şunu yazar: Dağlarda Nebî’nin nefesi, ovalarda Hacer’in duası sürdükçe, Azerbaycan Türkü’nün özgürlük ruhu asla sönmeyecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: