"Eğitimde fire olmaz!" Bu, tartışmaya kapalı bir ilke olmalı. Ancak, eğitimciler dışında eğitime bakış açısı ne yazık ki bu hassasiyetten uzak. Elbette, eğitimci olmasa da bu konuya eğitimcilerden daha fazla özen gösterenler var; fakat genel tabloya baktığımızda, eğitimi insani değerler açısından ilk 5'te görenlerin sayısı yeterince yüksek değil. Eğer öyle olsaydı, zaten bugün milyonlarca kayıp nesilden bahsetmezdik!
Oysa yaşam hakkından sonra en temel haklardan biri, hatta belki de en önemlisi eğitimdir. Çünkü bizi "biz" yapan, bireyi ve toplumu dönüştüren odur. İstisnasız dünyanın her yerinde, temel eğitimin zorunlu olması da bu yüzdendir.
Eğitiminiz ne kadar iyiyse, toplumda demokrasi, refah, insan hakları, yurttaşlık bilinci, hak, hukuk, adalet, üretim, kalkınma, sevgi, huzur, sorumluluk duygusu ve en önemlisi de herkesin herkese duyduğu saygı o denli yüksek oluyor. Eğitimin öncelikli amacı, bizde olduğu gibi öğrencileri sınavlara hazırlanan birer “yarış atı” olarak görmek değil; iyi insan, iyi yurttaş, üretken, başarılı ve mutlu bireyler yetiştirmektir.
Yasalarımıza ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne baktığımızda da bu vizyonun ayrıntılarını görüyoruz. Ebeveynler, yönetenler ve kamuoyu da söylemlerde hep bu yönde.
Beklentiler ve Gerçekler Arasındaki Uçurum
Peki, o zaman beklentilerimiz ile uygulamalarımız neden birbiriyle örtüşmüyor? Sıfır firenin dahi kabul edilemeyeceği bir alanda, on binleri, yüz binleri bir kenara bırakın, milyonlarca kayıp nesil yaşanıyor! Bu bir kast mı? Asla! Kasıt olduğunu düşünmüyoruz.
Ancak eğitime "şaşı bakış" ve ideolojik takıntılar olabilir. Buna rağmen, dünyanın hiçbir yerinde hiç kimsenin çocukların feda olmasını isteyeceğini aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. Gazze’de yaşamını yitiren çocuklara dünya genelinde gösterilen tepkinin özünde de bu insani duyarlılık yatıyor: Çocuklar Feda Edilemez!
Ne olur artık bu gerçeği görelim. Sadece yaşamalarına değil, aynı zamanda barışı, huzuru, dostluğu pekiştirecek nitelikli eğitim almalarına da olanak sağlayalım.
Ortak Müfredat Hayali
Keşke dünyanın her ülkesinde temel eğitimin süresi değil ama müfredatının özü aynı olsa ve her şeyden önce iyi insan yetiştirme odaklı olsa. Çünkü gelecek de onlar, barışı, huzuru, refahı sağlayacak da onlar. Dünya artık küresel bir köy haline geldiğine ve Gazze'de ölen çocuklara tüm dünyada gözyaşı döküldüğüne göre, ortak bir müfredat hayalinin hayata geçirilmesi o kadar da zor olmamalıdır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi çok net: Her çocuk şiddetten uzak, sevgi dolu, güvenli, huzurlu ve adil bir dünyada yaşama hakkına sahiptir. Çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamaları oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek zorundadır.
4+4+4 gibi eğitim sistemlerinin revizyonları tartışılırken de olaya bu insani çerçeveden bakmakta sonsuz yarar var. Doğurganlık oranlarının düşmesiyle zaten her zamankinden daha değerli hale gelen çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz çok büyük.
Her çocuk önemlidir, her çocuk farklıdır ve her çocuk her şeyin en iyisini hak ediyor. En başta da eğitimin en iyisini. Bunu sağlamak da başta devlet olmak üzere, kamuoyunu oluşturan hepimizin en temel görevidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: