İnsanoğlu, aklı ve vicdanıyla yaratılmışların en üstünüdür. Onu yücelten güç değil; düşünmesi, anlaması ve iyiliği seçebilmesidir. İnsan, kendine verilmiş emaneti doğruluk ve merhametle taşıdıkça gerçek değerine ulaşır.
Bugün dünyada milyonlarca canlı türü vardır; fakat belirleyici olan, söz sahibi olan insandır. İnsanoğlu, doğuşundan ölümüne kadar ailesi, çevresi ve dünya ile iletişim hâlinde olur; milyonlarca eğitim kurumunun süzgecinden geçer. Görsel, işitsel ve teknolojik araçların etkisiyle dünya adeta gözünün önünde bir köy gibi durur. İnsanoğlunu yanlıştan alıkoymak için asker, polis, mahkemeler, cezaevleri ve ıslahevleri bulunmaktadır.
Dört hak din, 124 bin peygamber ve binlerce inanç sistemi vardır. Buna rağmen dünya ve canlı âlemi, hâlâ insanoğlunun şerrinden tam anlamıyla korunamamaktadır.
İnsan kimi zaman arslan, at, öküz, koç, tilki, yılan, kaplan, eşek, kurt, bülbül, kartal, fil veya çakal gibi davranmıştır; ancak bir türlü insan olmayı başaramamıştır.
Hırsı, kibiri, açgözlülüğü, vefasızlığı ve vicdansızlığı ile çevreyi ve doğayı kirletti; bitkilere, hayvanlara ve kendinden zayıf olanlara zarar verdi.
Bir köy çocuğu olarak uzun yıllar hayvanlarla yaşadım. Yaban hayatını gözlemleme fırsatım oldu. Hiçbir hayvandan vefasızlık ya da kötülük görmedim. Bana yanlış yapan, zarar veren, vefasızlık edenlerin hepsi yakınım, arkadaşım, eşim, dostum; değer verip sevdiğim insanlar oldu.
Bir gün aç bir sokak köpeğine yiyecek verdim, sevdim. Bir yavru kediye bakıp büyüttüm. Onlar beni nerede görseler koşarak yanıma gelir, sevgi ve minnet duyarlar. Belki sevgilerini konuşarak ifade edemiyorlar; fakat beden dilleriyle, davranışlarıyla candan birer dost olduklarını gösteriyorlar. Üzüntüme ve mutluluğuma ortak oluyorlar.
Hayvanların etinden, yününden, gücünden, sütünden, derisinden ve gübresinden yararlanıyoruz. Doğadaki dengeyi onlar sağlıyor. Köpekler bizi ve hayvanlarımızı koruyor; sınır güvenliğinde, narkotikte, yaşlı ve hasta bakımında, çobanlıkta görev alıyorlar. Yüzyıllarca öküzler sapanla tarlalarımızı sürdü. Kurtuluş Savaşı’nda kağnılarla cephane taşıdık. Ama biz insanoğlu, onların adını çoğu zaman hakaret olarak kullanıyoruz.
“Koç” deyince iltifat, “koyun” deyince hakaret olarak görüyoruz; sanki koç, koyunun erkeği değilmiş gibi.
Sonuç olarak, yaratılmışların en şereflisi olan insanoğlu sözde insan olmaya gelmiş; ancak dışladığı ve hakir gördüğü hayvanların birçoğunun adıyla anıldığında onur duyarken, birçoğunun adını hakaret olarak kullanmaktadır. Her ne kadar “vefa imandandır” dense de birçok insanda vefanın zerresi yoktur. Çevreye ve insanlığa doğadaki herhangi bir hayvan kadar bile faydası olmayan insanlar vardır.
Yüce Allah bizleri iyi ve güzel insanlarla karşılaştırsın.
Yorumlar
Kalan Karakter: