Aras Nehri, Iğdır için sadece bir su kaynağı değil; tarihî, coğrafi, ekonomik ve kültürel açıdan da derin anlamlar taşıyan kadim bir unsurdur. Bu anlamı, çeşitli başlıklar altında daha açık şekilde görmek mümkündür:
Coğrafî ve Sınır Anlamı
Aras Nehri, Türkiye’nin doğusunda, Iğdır ilinin doğu sınırını teşkil eder. Aynı zamanda Türkiye ile Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki doğal sınırı oluşturur. Bu durum, Aras’ı yalnızca bir nehir değil, aynı zamanda jeopolitik bir unsur hâline getirir.
Tarımsal Sulama ve Verimlilik
Iğdır Ovası, Türkiye’nin en verimli ovalarından biridir. Bu verimlilikte Aras Nehri’nin sulama açısından katkısı büyüktür. Aras’tan sağlanan su, özellikle buğday, arpa, pamuk, mısır ve şeker pancarı gibi tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde önemli rol oynar. Aynı zamanda hayvancılıkla uğraşan bölge halkı da sulama ihtiyacını büyük ölçüde bu nehirden karşılar.
Ekolojik ve Biyolojik Zenginlik
Aras Vadisi, kuş göç yolları üzerinde yer alır ve bu nedenle kuş gözlemciliği açısından oldukça zengindir. Iğdır’daki Aras Kuş Cenneti, hem bilimsel araştırmalar hem de ekoturizm açısından önemli bir merkez konumundadır.
Tarihî ve Kültürel Bağlar
Aras Nehri, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış; şiirlere, destanlara ve halk ezgilerine konu olmuştur. Aynı zamanda Azerbaycan ile Türkiye arasındaki tarihî ve kültürel bağların bir simgesi gibidir. Aras üzerine yakılmış türküler, bölge halkının duygu dünyasında bu nehrin yerini en iyi şekilde yansıtır.
Enerji Potansiyeli
Aras Nehri üzerinde Türkiye, Azerbaycan (Nahçıvan) ve İran arasında bazı hidroelektrik santraller ve su yönetimi projeleri de gündeme gelmiştir. Bu projeler, bölgenin enerji ihtiyacının karşılanmasında ve sınır ötesi iş birliklerinde stratejik bir rol oynamaktadır.
Aras Nehri Tarihî Kaynaklarda
Cennetten çıktığına inanılan Aras Nehri, doğu ile batı medeniyetleri arasında doğal bir hat oluşturur. İslam coğrafyacıları (İbn Hurdadbih, İstahrî, Mesudî gibi) Aras’ı hem bir su yolu hem de sınır çizgisi olarak tanımlar. Selçuklu ve İlhanlı kroniklerinde Aras, Doğu Anadolu ile Azerbaycan’ı birbirine bağlayan bir hat olarak yer alır. Ticaret yolları ve kervan güzergâhlarının önemli bir kısmı Aras havzasından geçmiştir.
Safevî-Osmanlı Mücadeleleri16. ve 17. yüzyıllarda Aras Nehri, Safevîler ile Osmanlılar arasında siyasi ve askerî sınır olarak büyük önem kazanmıştır. Özellikle Amasya (1555) ve Kasr-ı Şirin (1639) antlaşmaları, Aras’ın bu rolünü belgeler niteliktedir.
Çarlık Rusyası ve Türkmençay Antlaşması
19. yüzyıldaki Rus-Osmanlı ve Rus-İran savaşlarında Aras Nehri kritik cephe hattı olmuştur. 1828 Türkmençay Antlaşması ile Aras, İran ile Rusya arasında sınır haline gelmiş; bu da Güney ve Kuzey Azerbaycan’ın ayrılmasına neden olmuştur.
Halk Edebiyatı ve Türkülerde Aras
“Aras Aras, amandı Aras / Hem yaramı deşti Aras” gibi türkü ve ağıtlar, nehrin iki yakasında ayrılmış halkların özlemini ve acısını dile getirir. Bu türkü, özellikle Sovyet döneminde Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kopan bağların halk hafızasındaki sembolü haline gelmiştir.
Azerbaycan Şiiri ve Fuzûlî’den Günümüze
Azerbaycan edebiyatında Aras Nehri sık sık hasret, gurbet ve ayrılık temasının merkezi olmuştur. Sovyet döneminde, Aras’ın ötesinde kalan kardeşlerine ulaşamayan halkın duygularını şiire döken pek çok şair vardır.
Bahtiyar Vahapzade’nin “Aras” adlı şiiri, ikiye bölünmüş vatanın dramını şu dizelerle anlatır:
“Aras, ay Aras, seni kim ayırdı?
Yüreğim parçalandı, canım sıyrıldı…”
Ayrıca Elçin Efendiyev, Mehmet Araz gibi Azerbaycanlı yazarlar ile Cengiz Dağcı, Yahya Kemal Beyatlı ve Behçet Kemal Çağlar gibi Türk edebiyatçıları da Aras’ı Türk dünyası birliğinin sembolü olarak işlerler.
Mitoloji ve Destanlarda Aras
Oğuz Kağan Destanı’ndan Dede Korkut Hikâyeleri’ne kadar pek çok anlatıda Aras, doğu-batı hattında geçen kutsal seferlerin coğrafyasıdır. Halk hikâyelerinde ise nehir, sevdiğine kavuşamayan âşıkların gözyaşı gibi tasvir edilir. Aras, fedakârlığın, aşkın ve sadakatin nehridir.
Iğdır’da Aras’ın Hatırası
Aras Nehri, Iğdır Ovası’nı ikiye böler. “Sürmeli Çukuru” olarak da bilinen ovanın, kuzeyde Ermenistan’da kalan kısmı “Sahat Çukuru” adını alır. Iğdır halkı için Aras, zaman zaman taşkın sellerin, acı hatıraların ve kardeş ayrılığının simgesidir. “Aras’ın o tayı, Aras’ın bu tayı” ifadesiyle halk, kan, gözyaşı ve özlemi hatırlar.
Aras Nehri, Iğdır insanı için bir nehirden çok daha fazlasıdır. O, sadece fizikî bir su kaynağı değil; tarihî kaderin şekillendiği bir sınır, kültürel bir damar ve ortak hafızanın simgesi olarak yaşamaktadır. Onun üzerine yakılmış her mısra, iki yakasındaki halkların acılarını, sevinçlerini ve birliğini yansıtır.
Yorumlar
Kalan Karakter: