Aras Nehri, Doğu Anadolu’dan doğarak Azerbaycan topraklarında Kür Nehri’ne kavuşup Hazar Denizi’ne ulaşan, yaklaşık 1072 km uzunluğunda bir akarsudur. Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan ve İran sınırları boyunca doğal bir hat çizer. Tarih boyunca birçok uygarlığa hayat veren Aras, bereketli ovaları sulamasıyla olduğu kadar efsane, türkü ve şiirlere konu olmasıyla da Türk kültüründe özel bir yere sahiptir.
Azerbaycan Türkleri içinse Aras’ın anlamı bambaşkadır. Efsanelerde bu nehrin cennetten çıktığına inanılır. Bereketin sembolü olmasının yanında, acıların ve ayrılıkların da nehridir. Azerbaycan Türklerini zorla ayıran bir doğal set olmuş; kimi zaman umut, kimi zaman da mezar olmuştur. Ermeni mezaliminde Aras’ı geçmeye çalışan binlerce masum Türk, kalleşçe kurşunlanarak bu sulara gömülmüş; Aras, onların sessiz mezarı olmuştur.
Aras’ın bir yanı ile diğer yanı arasında koparılan aileler, gözleri ufukta yol bekleyen analar, babalar ve sevdalılar vardır. Bu yüzden Aras’ın Azerbaycan Türkleri için yeri başkadır. “Araz’ın o tayına bu tayı da benim doğma elim obamdır. Elin de o başı, bu başı olmaz.” der halk. Türk düşmanlarının kulağına küpe olması gereken hakikat budur.
Dağların koynundan doğup ovalara inen, sınırları aşan Aras; sadece toprağı değil, insanın yüreğini de beslemiştir. Onun akışında bir ninni gibi huzur, bir destan gibi hüzün vardır. Bir kıyısında kavuşmalar yaşanırken, öte yakasında ayrılıkların izleri saklıdır. Kimi zaman gözyaşıyla sulamış topraklarını, kimi zaman da aşkla coşturmuştur gönülleri.
Aras’ın suları, tarihin acılarını da sevdalıların gizli sırlarını da taşır. Her kıvrımında bir hatıra, her çağlayanında bir feryat, her dinginliğinde bir umut gizlidir. Yüzyıllar boyunca medeniyetlere kapı aralamış, köyleri, şehirleri, bağları yeşertmiştir. Üzerinden geçen kervanların hayalini, sazına mısra yükleyen ozanların sözünü, göçmen kuşların kanadındaki özlemi yüreğinde saklamıştır.
Bugün hâlâ aynı haşmetiyle akmaya devam eden Aras, binlerce yıl öncesinden bugüne akan anıları çoğaltmaktadır. O, yalnızca bir su yolu değil; geçmişle geleceği, acıyla sevinci, ayrılıkla kavuşmayı buluşturan canlı bir destandır.
Ve sanki her damlasıyla insana fısıldar:
“Ben ayrılıkların nehriyim, ama aynı zamanda kavuşmaların umudu. Ben gözyaşlarını taşıyanım, ama aynı zamanda yeşeren hayatın kaynağıyım.”
Aras nehri bir nehir değil, Tarihtir, medeniyettir, ayrılıktır, Hasrettir, aşktır, umuttur…
Yorumlar
Kalan Karakter: