Türkiye’nin en doğusunda, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Erzurum-Kars bölümünde yer alan Iğdır; Ermenistan, Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve İran ile sınır komşusudur. Türkiye’nin üç ülkeyle birden sınırı olan tek il olma özelliğini taşıyan Iğdır, aynı zamanda önemli bir kültür kavşağıdır.
Aras Nehri ve Karasu Çayı’nın suladığı verimli topraklar, bölgeye mikro klima iklimi kazandırmış; Iğdır’ı adeta Doğu’nun Çukurovası yapmıştır. Kutsal kitaplara konu olan, Nuh’un Gemisi’nin karaya oturduğu kabul edilen Ağrı Dağı ve Sürmeli Çukuru da bu topraklarda yer alır. Türkiye’nin en yüksek zirvesi olan Ağrı Dağı’nın %65’i Iğdır sınırları içerisindedir.
Eski Iğdır’ın Yıkılışı ve Yeni Şehrin Kuruluşu
1665 ve 1840 yıllarında meydana gelen Büyük Ağrı Dağı depremleri, Korhan Yaylası’ndaki eski Iğdır şehrini yok etmiştir. Deprem ve heyelanların ardından hayatta kalanlar, Ağrı Dağı’nın kuzeyinde bugünkü Iğdır şehrini kurmuştur. Yeni yerleşim bataklık, sazlık ve sivrisineklerle dolu zor bir alandı. Ancak Iğdır halkı, kanallar ve arklar açarak bağları, bahçeleriyle yeşil bir şehir inşa etmeyi başardı.
İşgaller, Acılar ve Kurtuluş
Iğdır tarihi boyunca birçok felaketle karşı karşıya kalmıştır. Aras Nehri’nin düzensiz akışıyla yaşanan sel felaketleri, 1828-1917 yılları arasındaki Çarlık Rusya işgali, 1917-1920 yıllarında Ermeni mezalimi, Iğdır’ın hafızasına derin yaralar açmıştır. “Kaç Ha Kaç” olarak hafızalara kazınan büyük göç ve kayıplar, bölge insanının belleğinde silinmez izler bırakmıştır.
14 Kasım 1920’de Iğdır işgalden kurtarılmış, mülteci olan halk geri dönmüştür. Ancak Aras Nehri’nin iki yakasında kardeşlerin zorla ayrılması, Iğdır’ın tarihi İrevan şehrinden kopuşu unutulmamıştır. Iğdır uzun süre Doğubeyazıt, Ağrı ve Kars’a bağlı kaldıktan sonra 1992 yılında il statüsüne kavuşmuştur.
Stratejik Önemi ve Atatürk’ün Öngörüsü
Mustafa Kemal Atatürk, Moskova ve Kars Antlaşmaları’yla Nahçıvan’ın güvenliğini teminat altına almış, Iğdır’ın da stratejik konumunu göz önünde bulundurmuştur. Misak-ı Milli sınırları içinde yer almamasına rağmen 1932’de yapılan düzenlemelerle Küçük Ağrı Dağı ve Nahçıvan sınırına uzanan topraklar Türkiye’ye katılmış, Iğdır üç ülkeyle sınır haline gelmiştir. Böylece Türkiye, Nahçıvan üzerinden Türk dünyasına açılan kapıya kavuşmuştur.
Bugün ve Yarın
Iğdır, geçmişte depremler, seller, işgaller, terör ve göçlerle çok bedel ödemiştir. Ancak bugün havaalanı, üniversitesi ve Dilucu Sınır Kapısı ile bölgenin merkezlerinden biri olma yolundadır. Yapımı süren şehir hastanesi ve açılması beklenen Zengezur Koridoru ile Iğdır’ın lojistik, ticaret ve tarım üssü olması beklenmektedir.
Son Söz
Kadim Türk yurdu Iğdır, tarih boyunca acılarla yoğrulmuş bir serhat şehri olmuştur. Bugün bizlere düşen görev, atalarımızın bedeller ödeyerek bizlere miras bıraktığı bu topraklara sahip çıkmak, birlik ve beraberliği korumaktır. Iğdırlı olmanın aidiyetiyle hareket eden her fert, bu şehri geleceğin yaşanılır merkezlerinden biri yapma sorumluluğunu taşımaktadır.
Güzel ve yaşanılır bir Iğdır için tüm Iğdırlı kardeşlerime selam olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: