Türkiye’nin doğusunda, verimli toprakları ve iklimsel avantajlarıyla dikkat çeken Iğdır Ovası, tarımsal üretimde önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin başında ise bölgenin “altın meyvesi” olarak nitelendirilen kayısı gelmektedir. Iğdır ili ve ilçeleri, yıllardır kayısı üretiminde hem kalite hem de lezzet bakımından adından söz ettirmektedir. Ancak her ne kadar bu ürün bölge ekonomisine katkı sağlasa da, son yıllarda üreticilerin karşılaştığı ciddi sorunlar, sektörün geleceği açısından endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Iğdır’ın mikroklima özelliği taşıyan yapısı, kayısı için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Ancak son yıllarda küresel iklim değişikliğinin etkisiyle ilkbahar geç donları, kayısı üreticisinin kâbusu hâline gelmiştir. Mart ve nisan aylarında aniden bastıran soğuklar, çiçek açan kayısı ağaçlarına büyük zarar vermektedir. Üretici, tüm yılın emeğini bir gecede kaybedebilmektedir. Ne yazık ki bu doğa olayına karşı yeterli erken uyarı sistemleri ya da etkili tarımsal sigorta uygulamaları hâlâ yaygınlaşmış değildir.
Kayısı üreticisinin ikinci büyük sorunu ise pazarlama kanallarının zayıflığıdır. Üretici, emeğinin karşılığını doğrudan alamamaktadır. Çünkü ürün genellikle tarlada düşük fiyatla aracıya satılmaktadır. Aracılar ise bu ürünü büyük şehirlerde ya da ihracat yoluyla kat kat fazlasına pazarlayabilmektedir. Üreticinin kooperatifleşememesi ve soğuk hava deposu gibi altyapı eksiklikleri, bu dengesizliği artırmaktadır. Oysa iyi bir örgütlenme ve destekle Iğdır kayısısı markalaşabilir, iç ve dış pazarda güçlü bir yer edinebilir.
Kayısı, yüzyıllardır Anadolu coğrafyasının en kıymetli meyvelerinden biri olmuştur. Gerek besleyici değeri gerekse ekonomik getirisi açısından önemli bir yere sahip olan bu meyve, Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatında da stratejik bir konumdadır. Türkiye, dünyanın en büyük kayısı üreticisi olarak Malatya ile özdeşleşmiş olsa da Iğdır da bu alandaki katkısıyla son yıllarda dikkatleri üzerine çekmektedir.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın son verilerine göre, Türkiye genelinde yıllık yaklaşık 800 bin ton civarında kayısı üretimi yapılmaktadır. Bu üretimin yaklaşık %60’ı Malatya tarafından karşılanmakta, %10-12’si ise Elazığ, Kahramanmaraş, Mersin, Hatay ve Iğdır gibi iller arasında paylaşılmaktadır. Iğdır’da 300-350 bin kayısı ağacı olup, yıllık 40-45 bin ton kayısı yetiştirilmektedir.
Iğdır kayısısı, coğrafi ve biyolojik çeşitliliği ile dikkat çekmektedir. Iğdır Ovası’nda yetişen başlıca kayısı çeşitleri: Şalak, Şekerpare, Teberze, Ordubat, Ağcanabat, Ağerik’tir.
Bu çeşitlilik, Iğdır’da sofralık, kurutmalık, konservelik ve dondurmalık amaçlara uygun farklı kayısı taleplerini karşılamaktadır. Özellikle Şalak ve Şekerpare sofralık pazarın; Teberze ve Ordubat, kurutmalık/işletmelik ürünlerin; Ağcanabat ise konservelik ihtiyacın merkezinde yer almaktadır.
Iğdır kayısısı, özellikle Rusya, Azerbaycan ve Gürcistan gibi yakın pazarlara ihracat açısından avantajlıdır. “Doğu Kapısı” olarak bilinen Dilucu Sınır Kapısı sayesinde, Iğdır’dan çıkan yaş meyve ürünleri bu pazarlara daha kısa sürede ulaşabilmektedir. Ancak bu potansiyel henüz tam anlamıyla değerlendirilebilmiş değildir. Soğuk hava depolarının yetersizliği, lojistik altyapı eksiklikleri ve markalaşma sorunu, bu avantajın geri plana düşmesine neden olmaktadır.
Sonuç olarak, Iğdır’da kayısı yetiştiriciliği; doğru destek politikaları, kooperatifleşme, modern tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması ve pazar desteği ile çok daha büyük bir potansiyele ulaşabilir. Bölge halkının emeğiyle yetişen bu değerli ürün, hem Iğdır’ın hem de Türkiye’nin ekonomik ve kültürel değerlerinden biridir. Yapılması gereken, üreticinin sesine kulak vermek ve gerekli altyapı yatırımlarını bir an evvel hayata geçirmektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: