Tarih yazımında kimi zaman bir dönüm noktası, bütün bir geçmişin üzerine gölge düşürür. Türklerin Anadolu’ya gelişini yalnızca 1071 Malazgirt Zaferi ile sınırlamak da bu durumun en çarpıcı örneklerinden biridir. Oysa Anadolu topraklarında Türk varlığının kökleri, Malazgirt’ten asırlar öncesine uzanmaktadır.
Malazgirt Öncesi Türk İzleri
İskitler, Sibirler, Kıpçaklar, Batı Hunlar, Peçenekler ve Kumanlar, Orta Asya bozkırlarından dalgalar halinde Anadolu’ya yönelen Türk boylarının ilk temsilcileridir. Bu boyların bir kısmı Karadeniz’in kuzeyinden, bir kısmı da Kafkasya üzerinden Anadolu’ya girmiştir. Anadolu’nun farklı bölgelerinde rastlanan koç başlı mezarlar, bu Türk boylarının kültürel varlıklarını somut şekilde ortaya koymaktadır. Özellikle bazı mezar taşlarında yer alan haç motifleri, bunların Müslüman Karakoyunlu ve Akkoyunlulara değil, Hristiyan Kıpçak Türklerine ait olduğunu göstermektedir.
Bunun yanı sıra, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde bulunan ve Göktürk alfabesiyle yazılmış yazıtlar, Türklerin bölgeye Malazgirt öncesinde de güçlü bir kültürel iz bıraktığını kanıtlamaktadır. Bu veriler, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinde Türklerin yalnızca “geçici akıncı” değil, kalıcı bir unsur olduklarını göstermektedir.
Malazgirt ve Oğuz Boylarının Anadolu’ya Girişi
1071 Malazgirt Zaferi, elbette Anadolu tarihinin en önemli dönemeçlerinden biridir. Sultan Alparslan’ın Bizans karşısında kazandığı bu büyük zafer, Anadolu’nun Oğuz boylarına mensup Türkler için yeni bir yurt haline gelmesinin önünü açmıştır. Oğuzların Anadolu’ya kitlesel yerleşimi, hem demografik hem de siyasi anlamda bölgenin kaderini değiştirmiştir. Artık Türkler, yalnızca askeri varlıklarıyla değil; kurdukları beylikler, şehirleşme faaliyetleri, mimari eserleri ve devlet teşkilatlarıyla Anadolu’nun asli unsuru haline gelmiştir.
Devlet ve Millet Sürekliliği
Anadolu’daki Türk tarihini yalnızca Malazgirt’le, devlet tarihini yalnızca Osmanlı ile başlatmak, bu köklü milletin tarihine indirgeme yapmak olur. Türkler; Hunlardan Göktürklere, Selçuklulardan Osmanlılara, Karakoyunlulardan Akkoyunlulara kadar uzanan çizgide onlarca imparatorluk,devlet, hanlık ve beylik kurmuş; üç kıtada hüküm sürmüş bir millettir.
Tarih biliminin gerçekliği, Türklerin Anadolu’ya gelişini “öncesi ve sonrası” ile değerlendirmekten geçer. Aksi takdirde hem Anadolu’nun hem de Türk tarihinin bütünlüğü eksik kalır. Türkü tarihten çıkarırsak, tarih biliminin kendisi boşluğa düşer.
Sonuç
Malazgirt Zaferi, Türklerin Anadolu’ya ilk gelişi değil, Anadolu’nun Türk yurdu haline gelişinde bir dönüm noktasıdır. Öncesinde İskit’ten Kıpçak’a, Hun’dan Peçenek’e uzanan izler; sonrasında Oğuzların yurt tutuşu vardır. Bu iki safhayı birlikte değerlendirmek, hem Türk tarihini hem de Anadolu’nun çok katmanlı geçmişini anlamanın anahtarıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: