Iğdır, bulunduğu coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca pek çok millet ve medeniyete ev sahipliği yapmış, bir geçiş güzergâhı olmuş ve hâkimiyet mücadelelerinin odağında yer almıştır. Özellikle Çarlık Rusya’nın 19. yüzyılın başlarında Güney Kafkasya’ya yönelmesi, Iğdır’ın kaderini derinden etkilemiştir.
1747-1828 yılları arasında Azerbaycan Hanlıklarının en güçlü ve stratejik olanı İrevan Hanlığı idi. Rusların Kaçar Devleti ile yaptığı çetin ve zorlu savaşların sonunda 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençayı antlaşmaları imzalanmış, Kaçar Devleti yenilgiye uğratılmıştı. Bu antlaşmalarla Rusya, Azerbaycan Hanlıklarını birer birer işgal ederek Azerbaycan topraklarını Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye bölmüştür. Aras Nehri’nin kuzeyindeki Azerbaycan toprakları ile Aras’ın güneyinde kalan Iğdır, Çarlık Rusya’nın işgaline geçmiş; güneydeki topraklar ise İran (Kaçar) Devleti’nde kalmıştır. Kaçar Devleti Türk kökenli olup 1925 yılında yıkılmış, bu tarihten sonra İran’da yönetim Türklere değil Farslara geçmiştir.
Iğdır, 1828-1917 yılları arasında 89 yıl boyunca Rus işgali altında kalmıştır. 1917 Bolşevik İhtilali sonrasında Ruslar bölgeden çekilince belirsizlik dönemi başlamıştır. Osmanlı kuvvetlerinin 1918 Mondros Mütarekesi gereği bölgeden ayrılması, Iğdır’ın Misak-ı Millî sınırlarına dâhil olmaması, 1918 Brest-Litovsk Antlaşması’nda Rusların Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı’ya bırakırken Iğdır’ı bırakmamaları; aynı yıl Ermenistan’ın kurulması; Osmanlı’ya yenilen Taşnak çetelerinin Iğdır üzerinden Ermenistan’a kaçması ve yerli Ermenileri kışkırtmaları, bölge halkı için korkunç günlerin başlamasına neden olmuştur.
Iğdır, özellikle 1918-1920 yılları arasında, sözde uygar dünyanın gözleri önünde, insanlık tarihinin en ağır mezalimlerinden birini yaşamıştır. Binlerce yıl barış içinde yan yana yaşayan halklar arasında, dış müdahaleler ve Taşnak çetelerinin kışkırtmalarıyla iç savaş niteliğinde çatışmalar ortaya çıkmıştır.
Rus işgalinin 89 yıl sürmesi nedeniyle Iğdırlılar askere ve memuriyete alınmamış; askerlik, savaş düzeni ve silahlı mücadele kültüründen uzak bırakılmışlardı. Silah ve mühimmat eksikliği, ovada orman örtüsünün bulunmaması, dar bir havzada soydaşlarıyla bağlarının kopuk olması, yerli Ermenilerin yanı sıra dışarıdan gelen Taşnak çeteleriyle karşı karşıya kalmaları, halkı savunmasız hâle getiriyordu. Buna rağmen vatansever Iğdır halkı, bütün olumsuz şartlara karşın Halk Desteleri (Milli Güçler) kurarak direnişe geçti. 1917’de Iğdır İcra Komitesi, 1918’de ise Iğdır Millî Cumhuriyeti ilan edildi.
Ermeni kuvvetleri ile Taşnak çeteleri Gedikli, Hakmehmet, Oba ve Koçkıran başta olmak üzere 21 yerleşim yerinde toplu katliamlar gerçekleştirdi. Sivil halk Ağrı Dağı’na, Güney Azerbaycan’a ve Osmanlı topraklarına sığınmak zorunda kaldı. Halk arasında “Kaç Ha Kaç” olarak hafızalara kazınan bu trajik süreçte binlerce masum Iğdırlı katledildi.
Osmanlı Ordusu, Şark Kahramanı Kazım Karabekir Paşa komutasındaki birlikler ve yerli halk milisleri, 14 Kasım 1920’de Iğdır’ı Ermeni işgalinden kurtardı. 1920 Gümrü Antlaşması ile Ermeniler Aras Nehri’nin kuzeyine çekildi ve Türkiye-Ermenistan sınırı Aras Nehri olarak belirlendi.
Bugün Iğdır, Misak-ı Millî sınırlarına dâhil olmamasına rağmen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörüsü, Kazım Karabekir Paşa’nın askerî dehası, kahraman Mehmetçiklerimiz ve Iğdır halk milislerinin eşsiz mücadelesi sayesinde vatan toprağı yapılmıştır. Iğdır, Batı Azerbaycan–İrevan Hanlığı toprakları içerisinde elimizde kalan tek yadigâr ve kadim Türk yurdudur. Aynı zamanda 92 yıl en uzun işgal altında kalan ve en fazla sivil kayıp veren ilimizdir.
Tüm baskı, zulüm ve katliamlara rağmen millî ve manevi değerlerini koruyan; ilk Kuvayı Milliye direnişlerinden birini başlatan; İcra Komitesi ve Iğdır Millî Cumhuriyetini kurarak silahlı ve siyasi mücadele veren Şanlı Iğdır, bugün bir serhat şehri olarak gururla ayaktadır.
Vatanı için canını ve kanını feda eden, düşmana aman vermeyen başta Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, Şark Kahramanı Kazım Karabekir Paşa, kahraman Mehmetçiklerimiz ve Iğdır halk milislerini rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
14 Kasım Iğdır’ın kurtuluşu tüm milletimize ve Iğdır’ımıza kutlu olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: