Azerbaycan, Türk dünyasının yalnızca bir parçası değil, aynı zamanda onu canlı tutan bir lokomotiftir. Coğrafyası kadar gönül iklimi de zengindir. Milli ve manevi değerlere sıkı sıkıya bağlılığı, asırlardır bu toprakların mayasını diri tutmuştur. Her sokak taşında, her melodisinde, her mısrasında bu bağlılığın izlerini bulmak mümkündür.
Azerbaycan’ın Türkiye’ye bakışı, kardeşliğin en samimi ifadesidir. Bu bakışta samimiyet vardır, candanlık vardır, omuz omuza yürüyen bir kader ortaklığının sıcaklığı vardır. “Bir millet, iki devlet” sözü sadece bir slogan değil, tarih boyunca sınanmış ve defalarca ispatlanmış bir hakikattir. Bu hakikat, Çanakkale’den Karabağ’a, Bakü’den İstanbul’a kadar uzanan bir gönül köprüsünün temel taşıdır.
Eğitimde, müzikte, sanatta, edebiyatta ve şiirde ulaşılan seviye, Azerbaycan’ın kültürel derinliğinin göstergesidir. Fuzûlî’nin aşkı, Hacıbekov’un notaları, Neriman Nerimanov’un fikirleri ve Şehriyar’ın dizeleri, Türk dünyasının ortak hazinesidir. Bu topraklardan çıkan her eser, sadece Azerbaycan’ın değil, bütün Türk dünyasının gurur kaynağıdır.
Azerbaycan, her zaman “bir millet, iki devlet” olmanın hakkını fazlasıyla yerine getirmiştir. Sadece devletlerarası ilişkilerde değil, halkların gönüllerinde de bu birlik ve kardeşlik hissi en sıcak haliyle yaşamaktadır. Çünkü bu kardeşlik kanla, canla, tarihle ve kültürle yoğrulmuş sarsılmaz bir bağdır.
Bugün Türk dünyasının geleceğine umutla bakıyorsak, bunda Azerbaycan’ın taşıdığı misyonun büyük payı vardır. Azerbaycan’ın dostluğu, kardeşliği ve samimiyeti, geleceğimizi aydınlatan bir ışık, yolumuzu gösteren bir pusuladır.
Ve biz biliyoruz ki, bu ışık hiç sönmeyecek…
Yorumlar
Kalan Karakter: