Iğdır ili, 1747-1828 yılları arasında 81 yıl boyunca İrevan Hanlığı hâkimiyetinde kalmıştır. Azerbaycan Hanlıkları içinde en güçlü ve en stratejik olanı İrevan Hanlığı idi. Bu hanlığın bir parçası olan Iğdır, Rus işgalleri karşısında en çok direnen; yaptıkları gerilla savaşlarıyla Ruslara en ağır kayıpları verdiren, kadim bir Türk yurdudur.
Uzun ve kanlı savaşlar sonucunda Ruslar, Kaçar Devleti ile 1828 yılında Türkmençay Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşmayla Azerbaycan toprakları Aras Nehri ile kuzey ve güney olarak ikiye ayrıldı. İrevan ile Nahçıvan toprakları Rus işgaline geçti. Aras Nehri’nin güneyindeki topraklar Kaçar Devleti’nde kalırken, nehrin kuzeyindeki tüm Azerbaycan toprakları Rus hâkimiyetine girdi.
Dünyaca meşhur Ağrı Dağı, verimli sulak toprakları ve Osmanlı ile Kaçar Devleti’ne sınır olması sebebiyle, Iğdır ili coğrafi ve stratejik bakımdan büyük öneme sahipti. Bu yüzden Ruslar, Aras Nehri’nin güneyinde kalmasına rağmen Iğdır’ı Kaçar Devleti’ne bırakmadılar. İşgal edilen bu topraklar, Surmalu (Sürmeli) Sancağı içinde Rusya’nın yönetimine alındı ve Erivan Vilayeti’ne bağlandı.
Ruslar, 1828-1917 yılları arasında 89 yıl boyunca Iğdır’ı işgal altında tuttular. Resmî dili Rusça yaptılar; Türkleri ve Müslümanları askerlikten ve memuriyetten men ettiler. 1828’de Iğdır’da 16.787 kişi yaşıyordu. Bu sayı 1886’da 91.965’e, 1908’de ise 120.651’e ulaştı. Bölge halkının %70’inden fazlası Türk ve Müslüman olup, ayrıca Ermeniler, Ezidi Kürtler ve Rus askerî-idari kadrolar da bölgede bulunuyordu.
Ruslar, Iğdır’a ciddi bir yatırım getirmediler. Bölgenin Osmanlı ve İran sınırında bulunması sebebiyle sadece gümrük binaları inşa ettiler ve askeri birlikler yerleştirdiler. Bu birliklerden biri de Aralık’taki Serdar Bulağı Kışlası idi. Iğdır Merkez ve Tuzluca’da topçu ve süvari birlikleri konuşlandırıldı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında bu birliklerin bir kısmı Kars’a kaydırıldı.
Bu dönemde, 1840 Büyük Ağrı Ahura Depremi büyük can ve mal kaybına yol açtı. Erhacı Gölü çevresi, Rus memur, asker ve ileri gelenlerin mesire yeriydi. 1830’dan sonra Ruslar, Güney Kafkasya’dan Terekemeleri getirip Iğdır Merkez ile Aralık’ın Başköy’e yerleştirleştirmeleri en iyi yaptıkları iş oldu. Suçlular ise Sibirya’daki “Gider-Gelmez”lere sürgün ediliyordu. O döneme, Çar II. Nikolay’dan dolayı “Nigalay Dönemi” denilirdi.
Azerbaycan Türkleri, Müslümanlar ve Ezidi Kürtler yarı göçebe yaşam sürüyorlardı. Yazın Ağrı Dağı, Alagöz, Haydardağı ve Tuzluca’daki yaylalara çıkıyor, kışın köylerine dönüp çiftçilik yapıyorlardı. Ticaretin çoğu Ermenilerin elindeydi; üzüm bağcılığı, pekmez, şarap ve sirke üretimiyle uğraşıyorlardı. Hatta Taşburun’da bir şarap fabrikası kurmuşlardı.
Iğdır’da 243 yerleşim yeri vardı. Rus sınır muhafızları kaçakçılığı önlemede yetersizdi; rüşvet ve adam kayırma yaygındı. İran tarafından gelen kaçak göçerler sınır ihlali yaparak yaylalarda hayvan otlatıyorlardı. Osmanlı sınırında da kaçakçılık hâkimdi. Ermeni toprak ağaları, Pınarbaşı (Sıçanlı) ve Gedikli (Tavusgün) yaylasını kontrol ederek Türk ve Müslüman ahaliyi sömürüyor, yetkililer ise bu zulme kayıtsız kalıyordu.
Iğdır halkı, Sarıkamış Savaşı’nda Osmanlı ordusuna büyük destek verdi. Savaşta esir düşen askerler Aralık ilçesine getirilip tutuldu; bölge halkı onlara yardım etti, kaçmalarını sağladı.
Ancak Ruslar, Iğdır’da eğitim, sağlık, tarım ve hayvancılık alanında ciddi bir gelişim sağlamadı. Sadece 1895’te Aras Nehri üzerinde Alican Köprüsü’nü inşa edip Iğdır’ı Erivan Vilayeti’ne bağlayan bir şose yol yaptılar. Kars’ta olduğu gibi demiryolu, modern okul, tarım ve hayvancılık reformlarını Iğdır’a getirmediler. Sadece merkezde birkaç okul ve küçük bir sağlık ocağı vardı.
Iğdır, Aras Nehri ve Ağrı Dağı arasında, Osmanlı ve Kaçar devletleri arasında sıkışmış, soydaşlarından tecrit edilmiş bir haldeydi. Ancak Ruslar, vergilerini alıp fazla müdahalede bulunmazken, bölgede 89 yıl boyunca barış hâkim oldu.
1905’te Rusya’daki ayaklanma Çar II. Nikolay’ı meşrutiyet ilan etmeye zorladı. Iğdır’dan Aliekber Tufan Bey ve Ali Mirza Bey meclise temsilci olarak gitti. 1917 Bolşevik İhtilali sonrası Ruslar, Taşnak çetelerine silah bırakarak bölgeden çekildiler.
Asıl felâket ise bu çekilişten sonra başladı. 1918-1920 yılları arasında Ermeni çeteleri Iğdır’da ve çevre köylerde katliamlar yaptı. Koçkıran, Gedikli, Hakmehmet, Oba ve birçok yerde kıyımlar yaşandı. Iğdır halkı “Kaç Ha Kaç” diyerek mülteci oldu.
Ancak 14 Kasım 1920’de kahraman ordumuz ve onunla omuz omuza savaşan Iğdır halk milisleri, Iğdır’ı işgalden kurtarıp anavatana kattılar.
Iğdır, 81 ilimiz arasında 92 yıl ile en uzun süre işgal altında kalan ilimizdir. Batı Azerbaycan’ın, İrevan Hanlığı’ndan elimizde kalan tek yadigâr kadim Türk yurdu olarak Misak-ı Millî sınırlarına dâhil edilmemiştir.
Bu serhat şehri, 92 yıllık işgal, baskı, zulüm ve tecride rağmen dilini, dinini ve maneviyatını koruyarak direnmeyi başarmış; yiğitler diyarı olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
“Kadim Türk Yurdu Iğdır: 92 Yıl Direndi, 1920’de Kurtuldu!”
Yorumlar
Kalan Karakter: