Iğdır’ın zengin coğrafyasını, tarihini ve kültürel dokusunu derinlemesine keşfetmek isteyenler için bu hafta sonu rotamızı Karakoyunlu ilçesine bağlı Zülfikar Köyü’ne çeviriyoruz.
Iğdır’ın sınır hattında, kendine özgü atmosferiyle öne çıkan bu köy, ailece düzenleyeceğiniz bir doğa ve kültür gezisi için eşsiz bir durak. Çocuklarınıza farklı bir köy yaşamı deneyimi sunarken, şehrimizin bu saklı güzelliğini de yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.
Köy İsminin Kökeni ve Coğrafyası
Zülfikar Köyü’nün, Revan Türk Hanlığı döneminde (1749) bir Türk beyi olan Zülfikar Han tarafından kurulduğu ve adını da bu beyden aldığı bilinmektedir. Köy merkeziyle birlikte Gölköy ve Seferkulu olmak üzere iki mahallesi daha bulunan yerleşim, Karakoyunlu ilçesine 1 km, Iğdır il merkezine ise 18 km uzaklıktadır. Köyün ekonomisi geleneksel olarak tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır.
Köyden Ne Alınır?
Zülfikar Köyü’ne adım attığınızda ilk fark edeceğiniz şey, hemen her evin bahçesinde yer alan büyükbaş ve küçükbaş hayvandır. Bu manzara, köy halkının doğayla ve üretimle iç içe yaşamının en güzel göstergesidir.
Köyde ayrıca kızıl gül yetiştiriciliği oldukça yaygındır. Bu nedenle Zülfikar, adeta bir “Kızıl Gül Diyarı” olarak anılır. Ziyaretiniz sırasında köyden gül kurusu ve gül suyu alabilir, yöreye özgü bu ürünlerle doğal güzelliğin kokusunu evinize taşıyabilirsiniz.
Bunun yanı sıra, köyde üretilen süt ve süt ürünleri, tamamen doğal hindi, tavuk, ördek, kaz ve onların taze yumurtaları da ziyaretçilerin büyük ilgisini çekmektedir. Buradan dönerken bu doğal lezzetleri almadan ayrılmayın.
Tarihi Koç Başlı Anıt Mezar
Zülfikar Köyü’nün tarihî dokusunu yansıtan en önemli eserlerden biri, köy mezarlığında yer alan Koç Başlı Anıt Mezardır. Köy halkı arasında “Garip Mezar” olarak da bilinen bu anıtın, anlatılan rivayetlere göre, köyün kurucusu olan Revan Türk Beylerinden Zülfikar Han’a ait olduğu söylenmektedir.
Kayısı ağaçlarının arasında yer alan bu tarihî mezarın çevresi, hayırsever bir vatandaş tarafından düzenlenmiş; ayrıca İrevan Türk Hanlığı dönemine ait (1747 - 1828) sahipsiz mezar taşları da bu anıtın çevresinde toplanarak sergilenmiştir. Böylece köy mezarlığı, hem manevi hem de tarihî bir açık hava müzesine dönüşmüştür.
Tarihi Selçuklu Mimarisiyle İnşa Edilmiş Minare
Zülfikar Köyü’nün merkezinde yer alan eski cami, iki minaresiyle dikkat çeker. Bu minarelerden biri Selçuklu döneminin mimari özelliklerini yansıtan tarihî bir yapı iken, diğeri köy halkı tarafından yakın zamanda yaptırılmış, modern tarzda bir minaredir.
Caminin eski minaresi, tamamen Selçuklu mimarisi üslubuyla inşa edilmiştir. Minarede kullanılan taşlar, Ağrı Dağı’nın püskürttüğü lav taşlarından elde edilmiştir. Bu taşlar, yapıya hem dayanıklılık hem de estetik bir doku kazandırmıştır.
Köy halkı tarafından “Göy Mescit” (Mavi Mescid) olarak da adlandırılan bu cami, Iğdır ve Nahçıvan yöresine özgü geleneksel mimari özellikleri taşımaktadır. Göy Mescit, sade fakat zarif mimarisiyle geçmişin izlerini günümüze taşıyan kıymetli bir kültürel miras niteliğindedir.
Doğal Güzellik ve Misafirperverlik
Zülfikar Köyü yalnızca tarihiyle değil, doğası ve insanıyla da gönüllerde iz bırakır. Köyü çevreleyen yeşil vadilerde kayısı, elma ve gül kokusu birbirine karışır; sabahları horoz sesleriyle, akşamları ise Aras ovasına yayılan kızıl gün batımıyla huzurun en saf halini hissedersiniz.
Köy halkının samimiyeti ve misafirperverliği, ziyaretçileri evinde hissettiren en kıymetli değerlerdendir. Zülfikar’a gelen herkes, burada yalnızca bir köy gezisi değil, doğayla, tarih ve insan sıcaklığıyla iç içe geçen unutulmaz bir deneyim yaşar.
Yorumlar
Kalan Karakter: