NEVRUZ AYI: Küçük çilenin bitimiyle Nevruz ayı başlar. Küçük çilenin son günü “Hıdır Nebi”dir. Nevruz, Türklerin (Göktürkler’in) Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan’dan Balkanlar’a kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.
ALAV-ALAV (ateşten atlama): Nevruz bayramında “Nevruz Ateşi” yakılarak üzerinden atlanır. Ateşin kendilerini kötülüklerden arındırıp hastalıklardan koruduğuna inanılır.
KOSA - KOSA OYUNU: Türk ve Altay halk kültüründe bahar şenliği olarak yapılır. Nevruz’dan birkaç gün önce başlayan ve Nevruz gününün sonuna kadar devam eden şenliklerde bu bayramın koruyucu ruhu olan “Koça Han” adına düzenlenir.
Köse oyunu, yörelere göre değişiklik gösteren tarihlerde eski yılın uğurlanması, yeni yılın karşılanması amacıyla ve bolluk ve bereket beklentisiyle düzenlenen bir köy seyirlik oyunudur. Iğdır’da yüz yıllardır Nevruz bayramı kutlanıyor. Çileler bitmiş, havaya, suya ve toprağa cemre düşmüş. Bahar artık kendini göstermeye başlıyor. Iğdırlıların geleneksel Nevruz bayramının ilk geleneği olan köse oyunu köylerde oynanmaya başlıyor. Değişik hayvan figürlerinin sergilendiği “Köse” oyununda genellikle bir gelin bir damat olur. Kadın kılığına girmiş bir gelin adayı, erkeğe farklı sıkıntılar yaşatır. Değişik kılıklardaki tadına doyulmaz oyunlarıyla insanları çok mutlu eden sahneler yaşanır. Bu oyunlar karşılığında un ve para toplanır. Şimdi bu gelenekler sanal yaşamda kayboldu. Yeni neslin çoğunun bunu bilmemesi ne kötü.
MENDİL SALLAMA: Bacadan mendil, şal sallandırarak bayramlık alınırdı. Bacadan sallanan mendil ve şallara bayramlıklar konurdu.
KULAK ASMA: Nevruz bayramında yeddi levin gecesi gizlice kulak asılıp niyet tutulur. Konuşulanların gerçekleşeceğine inanılır. O gün olumlu ve güzel sözler söylenmeye dikkat edilir. Ben tecrübe ettim, konuşulan söz gerçekleşti.
ÖLÜ BAYRAMI: Yörede 21 Mart Nevruz bayramı haftasında tüm köylerde olduğu gibi tek (Salı) gün, köy meydanında cuma akşamı (Perşembe) günü kabir üstüne çıkılır. Kabir ziyaretine topluca gidilir, mezarlar onarılır, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okutulur. Çeşitli ihsanlar verilir. Bu sene Kaçardoğanşalı köyünde 13 Mart 2025 Perşembe günü “Kabir Üstüne” çıkılacak. Bu gelenek Iğdır’da çok iyi yapılmaktadır. Sıla-i rahim yapmak için Iğdır’ın dışında büyük şehirlerde olan veya yurt dışında yaşayanlar Iğdır’a gelir. Sıla-i rahim yapılıp, eş, dost, akraba kaynaşır.
YEDDİ LEVİN: Yeddi-levin en az yedi çeşit meyve ya da çerezi bir araya getirip karıştırmaktır. Akşam yemekten sonra evin reisi tarafından karıştırılıp herkese eşit dağıtılır. Askerde, gurbette olanlar ile hamile olanların bebeklerinde pay ayrılır.
İĞNE - İĞNE: Suya iğne salmak olarak adlandırılır. Genellikle aynı yaşta olan genç kızlar bir araya gelerek su dolu bir leğenin içine deliklerine pamuk geçirilmiş iki iğne bırakır, su karıştırılarak dalgalandırılır. Ayrı köşelere bırakılmış iğneler birbirine yanaşırsa tutulan niyette evlilik olacaktır anlamına gelir. Bu durum, oraya toplanan bütün kızlar için ayrı ayrı niyet tutularak yapılır.
NEVRUZ YUMURTASI: Nevruzda yumurtalar tencereye dizilir, altına üstüne önceden atmayıp sakladığınız soğan kabuklarını, biraz da saman koyarsınız. Saman yoksa soğan kabukları yeterli gelir. Sonra iyice kaynattığınızda, o soğan kabukları yumurtaları kırmızı yapar. Bu yumurtalar, ev ev dolaşan çocuklara şeker ve çikolata gibi yeddi levin dediğimiz çerezlerden verilir.
AHIR ÇERÇEMBE: 21 Mart’tan önceki salıyı çarşambaya bağlayan geceye “Ahır Çerşembe” ya da yılın ahır tek günü denir. Bu gecede evlerin bahçelerinde, köy ve mahalle meydanlarında öbek öbek ateşler yakılır. Bahçelerin temizliği için toplanan çöp ve kuru otlar ateşe verilir.
SUYA İĞNE SALLAMAK: Su dolu kaba kime ait oldukları bilinen yüzükler atılır. Bu yüzükler, görevlendirilen birileri tarafından sudan çıkarılırken bir taraftan da maniler okunur. Her maninin kendine göre bir anlamı vardır. Sudan çıkarılan yüzük sahibine teslim edilir. O anda okunan manide yüzük sahibinin sırları ortaya çıkacağı için etkinlik daha heyecanlı ve eğlenceli olur.
SEMENİ YETİŞTİRMEK: Bir miktar toprak konulan kaplara ekilen ve “semeni” adı verilen buğday, mısır ve nohut gibi çeşitli tahıllar, mart ayının başında birbirinden farklı ve rengârenk kaplarda yetiştirilir. Yöre halkının geçmişten gelen bir geleneği de semeni yetiştirmektir. Ağpirçehlerin (yaşlı kadınların) dediklerine göre yaz arzusu, bereket nişanesi olarak yetiştirilen semeni, “çölün şahta, boranına”, “toprağın kış uykusuna”, “insanın yaz arzusuna” karşılık olarak hazırlanır. Semeni yeşerince insanın da niyet ve arzuları gerçekleşir. Semeni yetiştikten sonra kızlar bir araya gelerek suyunu çıkartır, ezer ve helvasını pişirir. Bu işi eğlenceli bir ortamda yaparlar. Gece şenliklerle devam eder.
BÜYÜK ÇİLE:
Azeri kültüründe kış iki döneme ayrılır:
1- Büyük Çile: Gecenin en uzun olduğu 21 Aralık’tan sonra gelen 40 güne denilir. Takvim bilgisi bakımından 21 Aralık – 30 Ocak günleri “Erbain” olarak adlandırılır.
2- Küçük Çile: Büyük çileden sonra gelen 20 günlük süreçtir. Genelde 20 Ocaktan baharın başlangıcı 22 Marta kadar olan süre “Hamsin” olarak bilinir.
Bizleri biz yapan değerlerdir. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Geçmiş değerlerimize sahip çıkmak zorundayız. Nevruz bizim için bayramdan da öte bir şeydir. Yeni nesil gençlere bu güzel geleneklerimizi yaşatmak ve öğretmek zorundayız. Nevruzla yeni bir gün, yeni bir yıla başlıyoruz. Evimizden başlayarak çevremizi temiz tutup, temiz ve güzel giyiniyoruz. Sıla-i rahim yapıp, eş, dost, komşu ve akrabalarımızla bayramlaşıp, küsler varsa barışıyoruz. Mezarlıkları ziyaret edip vefat edenlerimiz için dua ediyor, Kur’an okuyup ihsanlar dağıtıyoruz.
Bizi geçmişimize, köklerimize bağlayan, bizi biz yapan baharın müjdecisi Nevruz Bayramı arifesinde, tüm Iğdırlıların, Türk dünyasının ve insanlığın Nevruz Bayramı hayırlı olsun. Barış, huzur ve mutluluk dolu nice bayramlar diliyorum. Her şey gönlünüzce olsun.