Araştırmacı yazar Rufat Gürel Yazdı… 1828-1920 yıllarında Iğdır’da sosyal yaşam
Iğdır (1747-1828) yılları arasında Azerbaycan Hanlıklarının en güçlü ve en stratejik olan İravan Hanlığına bağılıydı. Iğdır 1828 Türkmençayı antlaşması ile Çarlık Rus işgaline uğradı. Türkmençayı antlaşmasıyla Aras nehrinin Kuzeyi Ruslarda Güneyi Kaçar devletinde kaldı. Azerbaycan’ın Güneyindeki tek istisna Iğdır ( Sürmeli Çumuru) (1828-1917) yılları arasında 89 yıl Rus işgalinde kaldı.
Iğdır stratejik önemi, coğrafi konumu, eski ipek yolu üzerinde olması, mikro klima iklim özelliği, verimli tarım topraklarına sahip olması dolayısıyla Ruslar Iğdır’ı Kaçar devletine bırakmadılar. Iğdır Kuzeyde Aras nehri, Güneyde geçit vermez Ağrı Dağı, Batıda Osmanlı devleti, Doğuda Kaçar devleti ile sınır 243 yerleşim yeri olan, 3.584 km2 yüzölçüme sahip, 1828 Rus nüfus sayımında 16.787, 1886 nüfus sayımında 91.965, 1908 nüfus sayımında da 120.641 kişinin yaşadığı dar bir havzada soydaşları ile bağlantısı kesik küçük bir sancak merkeziydi.
Iğdır’da geçim büyük oranda tarım ve hayvancılığa dayalı olup, Iğdır’da Azerbaycan Türkleri, Terekemeler, Ermeniler, Müslüman ve Ezidi Kürtler, Rus asker, memur ve ailesi yaşıyordu. Iğdır (Sürmeli Çukuru) İlin adeta toplam arazisinin adıdır. Anayurda bağlanmadan, 1849’da Çarlık Rusya’sı tarafından Erivan (Revan) Guberniyasına bağlı Liva/Sancak konumundayken bu isimle de anılmıştır. İl sınırı Arpaçay’ın Arsala birleştiği Ergüder’den başlasa da, sürmene çukuru tam manada Çalpaladan (kiti) başlar, Dil de biter. Aras çağlayarak geçerken solda bıraktığı Sahat Çukuru (Erivan ovası) aynı düzlüğün bir parçasıdır.
Ruslar Iğdır’ı stratejik konumundan dolayı elinde bulundurup, Osmanlı devletine karşı askeri yığınak yapıyordu. Ruslar Azerbaycan Türklerine “Tatar” diyorlardı. Resmî dil Rusça idi. Türk ve Müslümanlar asker ve memuriyete alınmıyordu. Azerbaycan Türkleri i, Müslüman ve Ezidi Kürtler yarı göçebe hayvancılıkla daha çok uğraşıyordu. Gerek İran ve gerekse Osmanlı sınırlarında kaçak geçiş ve kaçakçılık çok oluyordu. Ruslar önlemede isteksiz ve yetersiz kalıyorlardı. Ruslar bölgeye geçi gözle baktıklarından eğitim ve ekonomik alanda pek bir faaliyette bulunmadılar. Erhacı köyü eskiden piknik ve mesire yeriydi. Ruslar Aras nehri üzerinde 1895 yılında Alican köprüsünü yapıp, Iğdır’ı şose bir yolla İravan vilayetine bağladılar. Iğdır’da eğitim veren Rus okulları vardı ancak Türkler buraya Rusça ve Hristiyanlık eğitimi verildiği için itibar etmiyordu. Burada okuyanlar eğitime devam etmek için İrevan, Kars, Tiflis’e gidiyordu.
Göçerler yayla için Ağrı, Alagöz ve Tuzluca’daki dağ ve yaylara gidiyordu. Tuzluca’daki tuz madenini Ermeniler işletiyordu. Köyler çoğunlukla ayrı idi bazen Mürşitali köyündeki gibi Türk-Ermeni karışıktı. Azerbaycan Türkleri ile Müslüman Kürtler arasında dostluk, yayla komşuluğu, kirvelik, kız alıp verme varken, Ezidi ve Ermeniler ile ilişki çok sınırlıydı. Rus işgali döneminde kaçak geçiş ve eskiyalık dışında pek asayiş olayları olmadı.
Bugünkü Merkez Camisinin olduğu yer Ermeni Kilisesiydi. Burada Keşişler olduğundan, kiliseye ait olan ve kilisenin arkasından başlayıp bugünkü Nuh Nebî Camii’ne kadar giden büyük bir korluk ve park vardı. Buraya Keşiş bağı denilirdi. Burası okuldan gelen öğrenciler, nişanlılar, sevgililerin, halkın gezdiğini, buluşma yaptığı, mesire yerleydi. Lunaparklar, cambazlar burada gösteri yaparlardı. İçerisinde asırlık ağaçlar vardı. Güney cephesinden, Iğdırmava arkı geçerdi. Büyük bir kahve ve tiyatro tuluat gösterilerinin yapıldığı bir sahne vardı. 1965’ten sonra belediye tarafından parsellenip satıldı.
Iğdır’da hayvancılık genellikle yarı göçebe, küçükbaş şekli de olup, bunun yanında aileler arasında büyükbaş hayvan yetiştiriciliği de yapılıyordu. Iğdır iki devletle sınır olduğunda sınırda gümrük bina ve memurları bulunuyordu. Iğdır’da meyve, sebze, pamuk, buğday, arpa, yonca ekimi yapılıyordu. İpek böceği yetiştiriciliği yaygın olduğundan Aras nehri boyu dut ağaçları vardı. Üretilen pamuk İşenmem üzere İrevan’a giderken, Iğdır, Karakoyunlu, Taşburun, Cennetabat gibi yerleşim yerlerinde pamuk işleyen atölyeler bulunuyordu.