Ağrı Dağı’nın eteklerinde, Iğdır ve Nahçivan'da kuşaktan kuşağa anlatılan bir efsane, Karasu Çayı’nın kökenine dair derin anlamlar taşıyor. Yörede anlatılanlara göre, bu çayın doğuşu, tarihsel bir çatışmanın hüzünlü ve anlam yüklü bir yansımasıdır.
Bir zamanlar, Emir Timur ve Yıldırım Bayezid, Anadolu ile Orta Asya’yı aydınlatan iki büyük hakan olarak tüm dünyanın saygısını kazanmışlardı. Ancak yolları, Kara Yusuf adlı bir bey yüzünden kesişmiş ve tarih sahnesinde büyük bir ihtilafın temelleri atılmıştı. Bizans ve tarihçi Erebşah’ın kışkırtmalarıyla derinleşen bu anlaşmazlık, sonunda bir savaşa dönüşmüş ve Türk dünyasında büyük bir kırılma yaratmıştı. Anadolu halkı, bu iki büyük liderin birlikte hareket etmesini bekliyordu; fakat kaderin acı takdiri Ankara Ovası’nda iki orduyu karşı karşıya getirdi.
Savaşın başlangıcı karanlık, sonucu ise hüzünle doluydu. Türk milletinin iki büyük lideri arasındaki bu çatışma, halkın gönlünde derin izler bırakırken, Ağrı Dağı bu dramı daha fazla izlemektense kendi gözyaşlarını dökmeye karar verdi. Dağın zirvesinden akan bu gözyaşları, Karasu Çayı’nın doğuşunu müjdeledi. Iğdır ve çevresinde, Karasu Çayı sadece doğanın bir armağanı olarak değil, aynı zamanda Türk milletinin kardeşlik ve barış adına verdiği büyük bir mesajın taşıyıcısı olarak kabul edilmiştir.
Yöre halkı, Karasu Çayı’nın hikayesini nesilden nesile aktarıp, birlik ve kardeşlik duygusunun önemini anlatmaya devam etmektedir. Bu çay, Ağrı Dağı’nın sadece topraklarından değil, aynı zamanda hüzünle yoğrulmuş yüreğinden akan bir anlam taşır. Karasu, sadece bir su kaynağı değil, iki büyük hakanın savaşından doğan barışın ve öğrenilmesi gereken değerli derslerin sembolüdür. Yöredeki halk arasında yaygın olan bir söz ise bu anlamı en güzel şekilde ifade eder: “Birlikte yükselenler, düşenlerden daha uzun yaşar.”
Karasu Çayı, her damlasında bu kadim mesajı taşırken, Anadolu’nun kalbinde bir umut ve barış simgesi olarak varlığını sürdürmektedir.
Yorumlar
Kalan Karakter: