Samsun'un Canik ilçesinde 3 kişinin hayatını kaybettiği elim heyelan felaketinin ardından uzmanlar bölgedeki yapılaşma ve coğrafi risklere dikkat çekti. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cevdet Yılmaz, bölgedeki yapılaşmanın coğrafi şartlara uygun olmadığını vurgulayarak, "Doğal denge dikkate alınmadığında bu felaketler kaçınılmaz oluyor" uyarısında bulundu.
Samsun-Ordu Karadeniz Sahil Yolu üzerindeki bir akaryakıt istasyonunda meydana gelen heyelanda Adem Kaya ve iki çocuğu hayatını kaybederken, eşi ise yaralı kurtulmuştu. Bu acı olayın ardından, Canik ve Tekkeköy ilçe sınırları içindeki sahil şeridinde yer alan ev ve işyerlerinin heyelan riski taşıdığı gerçeği bir kez daha gündeme geldi.
"Samsun Heyelana Yabancı Bir İl Değil"
Prof. Dr. Cevdet Yılmaz, Samsun'un Karadeniz kıyı şeridinde yer alması nedeniyle heyelanlara yabancı bir il olmadığını belirterek, bölgedeki jeolojik ve jeomorfolojik yapının ciddi heyelan tehdidi taşıdığına dikkat çekti. Yılmaz, "Çevremizde çok sayıda heyelan riski taşıyan yöre var. Yaşadığımız coğrafi mekânı tanıyarak, bu mekânın özelliklerine uygun davranışlar geliştirip buna göre yapılaşma stratejileri üretmemiz gerekirken, çoğu zaman mekânın aleyhine, doğal dengeyi dikkate almadan hareket ettiğimiz için bu tür felaketlerle karşı karşıya kalıyoruz. Gönül ister ki yaşadığımız bölgenin, yörenin, şehrin bize sunduğu coğrafi şartları tanıyalım ve ona uygun hareket edelim. Ancak ne yazık ki felaketler gerçekleştiğinde, insanlara ve yaşadığımız çevreye zarar verdiğinde dikkat çekiyor, sonra unutuluyor" diye konuştu.
"Doğayı Tanımazdan Gelerek Felakete Davetiye Çıkarıyoruz"
Doğal afetlere dirençli bir yaşam için coğrafi mekânın iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, "Heyelan, deprem, sel, çığ gibi olaylara maruz kalmamak için çevremizi çok iyi tanımamız gerekiyor. Coğrafi çevre şartlarına göre yapılaşma, ona uygun yerleşim alanları ve yine ona uygun ekonomik faaliyetlerin yürütülmesi şart. Doğayı tanımadan ya da tanımazdan gelerek bu felaketlere davetiye çıkarıyoruz. Ve olan yine masum insanlara oluyor" ifadelerini kullandı.
"Zeminden Yer Kazanma Çabası Felaketi Kaçınılmaz Kıldı"
Heyelanın meydana geldiği bölgenin bazaltik aglomeralardan oluştuğunu ve bu tür yapıların çatlaklı bir bünyeye sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz, yağışlı mevsimlerde bu çatlaklara su dolmasıyla birlikte eğim, malzemenin ağırlığı ve yerçekiminin etkisiyle kütle hareketlerinin yaşandığını kaydetti. Yılmaz, "Heyelanın yaşandığı sahaya baktığımızda, burada ciddi bir eğim, çatlaklı yapı ve ağır kütlelerin olduğunu görüyoruz. Bu şartlara sahip böyle bir alanda, zeminden yer kazanmak için, topuk kısımlarda gerekli önlemler alınmadan gerçekleştirilen bu tür iş ve eylemlerde felaket kaçınılmaz hale geliyor" dedi.
"Yol Boyunca Benzer Riskli Yapılar Bulunuyor"
Prof. Dr. Cevdet Yılmaz, heyelanın yaşandığı alanın tekil bir risk bölgesi olmadığını, Samsun-Ordu kara yolu boyunca benzer yapıların bulunduğuna dikkat çekerek, "Bölge adeta açık hava müzesi gibi. Yaklaşık 500 metre ileride, aynı arazi yapısında, yine topuk kısmında gerçekleştirilen benzer bir işlem nedeniyle kaya düşmesi sonucu zarar görmüş, hizmete açılmadan âtıl kalmış bir mobilya mağazası var. Bu hasarlı yapı orada halâ durup dururken biz bu sahada dikkatli davranmak yerine yamaçların altını oymaya ve hassas yapıya müdahale etmeye devam ettik. Bu müdahalelerle yamaç boyunca adeta düşmek için sebep arayan asılı vaziyetteki kayaları bağımsız hale getirdik. Yağışların da etkisiyle bu kütle hareketi gerçekleşti" açıklamasında bulundu.
"Mekânı Tanıyıp Yapılaşmayı Ona Göre Ruhsatlandırmalıyız"
Yılmaz, felaketin yaşandığı akaryakıt istasyonunda yamacın topuk kısmının oyularak ana kayanın eğiminin 90 dereceye kadar artırıldığını, yoğun yağışla birlikte kayaların arasındaki çatlak sistemlerinin kaygan hale geldiğini ve üstteki kütlenin düşmeye başladığını belirterek, "Bu sadece buraya özgü değil; bu sahada yaygın şekilde görülebilecek bir durum. O yüzden diyoruz ki bizim bu mekânı çok iyi tanımamız, analiz etmemiz ve yapılaşmayı da bu bilgiye göre ruhsatlandırmamız gerekiyor. Eğer bu mümkün değilse, bu sahayı imara tamamen kapatmak gerekir. Maalesef biz yer kazanma çabasındayız. Oysa bu tutum, hiçbir suçu olmayan insanların canına mal oluyor" şeklinde sözlerini tamamladı. Prof. Dr. Yılmaz'ın bu çarpıcı açıklamaları, bölgedeki yapılaşma politikalarının yeniden gözden geçirilmesinin ve doğal risklere karşı daha duyarlı olunmasının gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: