Türkiye’de enerji dönüşümünün en kritik başlıklarından biri olan hidrojen teknolojileri, sanayiden ulaşıma kadar pek çok alanda karbon salınımını azaltacak bir çözüm olarak öne çıkmaya başladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Doç. Dr. Tuğçe Demirdelen, "Türkiye, 2053 karbon nötr hedefine giderken hidrojeni kilit noktalarından birine koydu. Hidrojeni belki de doğal gaza eşdeğer, alternatif kaynak olarak görmek istiyorlar. Japonya şu anda çok ön planda, ülkemizin de geç kalmaması ve rekabetçi yol alması açısından hızlıca yol alması gerekiyor" dedi.
Çevre dostu yapıs
İHA'nın haberine göre Türkiye’nin 2053 karbon nötr hedefine ulaşmasında kilit çözümlerden biri olarak görülen hidrojen teknolojileri, sanayiden ulaşıma kadar pek çok alanda karbon salınımını azaltacak potansiyeliyle öne çıkıyor. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Doç. Dr. Tuğçe Demirdelen, Türkiye’nin bu alanda hızlı adımlar atması gerektiğini belirtti.
Hidrojen: Geleceğin Alternatif Kaynağı
Çevre dostu yapısı ve yüksek verim potansiyeli nedeniyle "geleceğin yakıtı" olarak nitelendirilen hidrojen, hem kamu hem de özel sektörde yürütülen yoğun Ar-Ge çalışmalarıyla yaygınlaşıyor.
Doç. Dr. Demirdelen, Türkiye'nin 2053 karbon nötr hedefi doğrultusunda hidrojeni ana kaynak olarak gördüğünü ifade etti: "Hidrojeni belki de doğal gaza eşdeğer, alternatif kaynak olarak görmek istiyorlar. Karbon nötr yolunda doğal gaz da yüksek karbon emisyonu yayan bir kaynak. Hidrojenin kullanılması karbon açısından daha verimli."
Strateji ve Teknoloji İhtiyacı
Dünya genelinde otomotiv ve enerji sektörlerinin hidrojene yöneldiğini belirten Demirdelen, en büyük stratejinin hidrojen teknolojilerinin hayata geçirilmesi olduğunu vurguladı. Bu teknolojilerin kilit noktaları ise elektrolizörler, depolama ve yakma teknolojileri olarak sıralanmaktadır.
-
Yeşil Hidrojen: Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonuyla elde edilen yeşil hidrojen üretimi, sürdürülebilir bir enerji modeli sunuyor.
-
Uygulama Alanları: Ulaşım sektöründe hidrojenle çalışan araç projeleri test aşamasındayken, çimento, demir çelik ve tekstil gibi karbon yoğunluklu sektörlerde pilot uygulamalar başlatıldı.
Türkiye’nin Potansiyeli ve Küresel Rekabet
Doç. Dr. Demirdelen, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma açısından yüksek kapasiteye sahip bir ülke olduğunu hatırlattı. Güneş ve rüzgar gibi kaynakların hidrojene ayrıştırmada kullanılacağını belirtti.
-
Elektrolizör Çalışmaları: Ülkemizde elektrolizörlerle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların iyi aşamada gerçekleştirilmesi, demir çelik gibi karbon yoğunluklu sektörlerde hidrojen kullanımını mümkün kılacaktır.
-
Ulaşım: Elektrikli araçlardaki batarya ömrü ve şebekesel sınırlamalar gibi sorunlar nedeniyle, gelecekte hidrojen yakıtlı taşımacılık sisteminin devreye gireceği öngörülüyor.
Demirdelen, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin bu alanda ön planda olduğunu belirterek, "Ülkemizin de geç kalmaması ve rekabetçi yol alması açısından hızlıca yol alması gerekiyor" uyarısında bulundu. Kamu kurumları, üniversiteler ve özel sektör iş birliğinde yürütülen projeler, enerji arz güvenliğini artırmayı ve dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.
ı ve yüksek verim potansiyeli sayesinde "geleceğin yakıtı" olarak nitelendirilen hidrojen, hem kamu hem özel sektörde yürütülen Ar-Ge çalışmalarıyla hızla yaygınlaşıyor. Son yıllarda yapılan yatırımlarla birlikte hidrojen üretimi, depolanması ve taşınmasına yönelik teknolojilerde önemli ilerlemeler kaydedildi. Özellikle yeşil hidrojen üretimi, yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu sayesinde sürdürülebilir bir enerji modeli sunuyor. Ulaşım sektöründe hidrojenle çalışan araç projeleri test aşamasına gelirken, ağır sanayide karbon ayak izini düşürmeye yönelik pilot uygulamalar da devreye alındı. Japonya’nın ön planda olduğu projelerde uzmanlar, Türkiye’nin coğrafi konumu ve yenilenebilir enerji potansiyeli sayesinde hidrojen ekonomisinde bölgesel bir merkez olabileceğini belirtiyor. Kamu kurumları, üniversiteler ve özel sektör iş birliğinde yürütülen projeler, önümüzdeki yıllarda enerji arz güvenliğini artırmayı ve dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.
"En büyük strateji hidrojen teknolojilerinin gerçekleştirilmesiyle ilgili"
Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Doç. Dr. Tuğçe Demirdelen, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Demirdelen, "Dünyada gerek otomotiv sektörü, gerek enerji sektörü hidrojeni kullanma amacında. 2053 karbon nötr hedefimiz doğrultusunda hidrojeni ana kaynak olarak gözlemlemekteyiz. Özellikle Japonya’da otomotiv sektöründe araçların elektrikten daha çok hidrojene döneceği, hidrojenin de yeşil hidrojen ile adlandırdığımız su ve benzeri kaynaklardan elde edilen hidrojen olarak gözlemlenmekte. Dünya hidrojene giderken en büyük strateji hidrojen teknolojilerinin gerçekleştirilmesiyle ilgili. En büyük kaynaklarımız elektrolizörler, depolamalar ve yakma teknolojileri olarak ortaya çıkmaktadır" ifadelerini kullandı.
"Karbon yoğunluklu sektörlerde de kullanılabilecek"
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma açısından yüksek kapasiteye sahip olduğuna değinen Doç. Dr. Demirdelen, şunları kaydetti:
"Biz ülke olarak yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma açısından yüksek kapasiteye sahip bir ülkeyiz. Güneş, rüzgar ve benzeri kaynakları hidrojene ayrıştırmada kullanacağımızı görüyoruz. Su kaynakları açısından şu anda fakirleşmeye doğru gitsek de normalde kaliteli su kaynaklarına sahip olduğumuz için hidrojenin su ile elektrolizörlerden çıkacak hidrojen de bir diğer özelliğimiz olacak. Aynı zamanda ülkemizde elektrolizörler ile ilgili çalışmalar yapılmakta. Eğer elektrolizörler ile alakalı çalışmayı iyi aşamada gerçekleştirirsek demir-çelik gibi karbon yoğunluklu sektörlerde bunu kullanabileceğimizi düşünüyorum."
"Hidrojenin kullanılması karbon açısından daha verimli"
Türkiye’nin 2053 karbon nötr hedefi doğrultusunda hidrojeni kilit noktaya koyduğunu belirten Doç. Dr. Demirdelen, "Türkiye, 2053 karbon nötr hedefine giderken hidrojeni kilit noktalarından birine koydu. Hidrojen teknolojisi maliyet de gerektiriyor. Bunu yaparken ilk başta elektrolizör teknolojisiyle başlandı. Daha sonra teknolojiyi geliştirerek çimento, demir-çelik ve tekstilin belirli sektörlerinde deneme aşamalarında. Bunları doğal gaza belki eşdeğer, alternatif kaynak olarak görmek istiyorlar. Karbon nötr yolunda doğal gaz da yüksek karbon emisyonu yayan bir kaynak. Hidrojenin kullanılması karbon açısından daha verimli. Elektrikli araçlara geçtik, kendi yerli milli araçlarımızı yapıyoruz. Elektriğin de şebekesel bir sınırı var. Batarya ömrü, geri dönüşümü ile alakalı sorunlar olabilir. Burada da hidrojen yakıtlı taşımacılık sisteminin devreye gireceğini düşünmekteyiz. Hidrojen teknolojisini biraz daha ön plana çıkartmalıyız. Hidrojen teknolojileri şu anda birçok ülkede ciddi bir çalışma halinde. Japonya şu anda çok ön planda. Almanya’da çalışmalar sürüyor. Ülkemizin de geç kalmaması ve rekabetçi yol alması açısından hızlıca yol alması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: