Türkiye Diyabet Sıklığında Avrupa Lideri: 2045 Tahmini 13.4 Milyon Diyabetli Birey

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, diyabetin küresel ve ulusal düzeyde hızla artan ciddi bir sağlık sorunu olduğunu belirtti. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre, dünyada diyabetli birey sayısının 2045 yılında 783 milyona ulaşacağı öngörülmektedir.

Türkiye'deki Durum ve Kötüleşen Tahminler

İHA'nın haberine göre Prof. Dr. Cesur, Türkiye'nin diyabet sıklığı açısından alarm verdiğini ifade etti:

• Avrupa Liderliği: 2024 verilerine göre, 20-79 yaş arası erişkinlerde diyabet sayısı ve görülme sıklığı bakımından Türkiye, Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır.

• 2045 Tahmini: Türkiye'de 2045 yılında 13.4 milyon diyabetli birey olacağı ve ülkenin diyabet sıklığı bakımından dünyada 10. sırada yer alacağı tahmin edilmektedir.

Obezite ve Tip 2 Diyabet İlişkisi

Prof. Dr. Cesur, diyabetin; insülin hormonunun salınımında veya etkisinde bozulmayla karakterize, kronik bir metabolizma hastalığı olduğunu açıkladı. Kilolu kişilerde diyabetin daha sık görüldüğünü vurguladı ve ne yazık ki obezite sıklığı bakımından da Türkiye’nin Avrupa’da ilk sırada olduğunu ekledi.

• Tip 2 Diyabetin Önlenmesi: Diyabetli bireylerin yaklaşık yüzde 90'ını oluşturan Tip 2 diyabetin önlenebilir bir hastalık olduğu vurgulandı.

• Kilo Kaybının Önemi: Obeziteli bireyler hedef kitle olarak belirlenmeli ve bir kişide yüzde 10 civarında kilo kaybı sağlanması dahi diyabetin önlenmesi yönünde önemli bir adım olacaktır.

Taramalar ve Farkındalık

Prof. Dr. Cesur, prediyabet (diyabet öncesi durum) tanısına dikkat edilerek diyabet gelişiminin önlenebileceğini söyledi ve taramanın önemini belirtti:

"Vücut ağırlığı ne olursa olsun 35 yaşından itibaren 3 yılda bir, tercihen açlık plazma glukozu ile diyabet taraması yapılmalıdır."

Uzman, diyabetin erken dönemde tanınması, uygun tedavinin başlanması ve komplikasyonlar oluşmadan müdahale edilmesi için diyabet farkındalığının artırılması gerektiğini ifade etti. Bu mücadelenin tüm halkın ve kamuoyunun katılımıyla bir toplumsal sorumluluk olarak devam etmesi gerektiğini belirtti.