Araştırmacı yazar Rufat Gürel yazdı… “Şehit Öğretmenimizin Anısına”
Öğretmen, sahip olduğu bilgi ve becerilerle insanları yetiştirmeyi amaç edinen; belirli düzeyde genel kültür, ders verilecek alanda yeterli bilgi birikimi yanında eğiticilikle ilgili bilgi, beceri, tutum, değer ve alışkanlıklara sahip olan kişidir. Öğretmenlik, eğitimle ilgili mevzuatta, "özel bir ihtisas/uzmanlık mesleği" olarak tanımlanmıştır.
Öğretmen, insan hayatında etkili olan ve unutulmaz izler bırakan biridir. Kime sorsanız herkesin hayranlıkla andığı bir öğretmeni vardır. Öğretmen, insan hayatında etkili olan ve unutulmaz izler bırakan biridir. Kime sorsanız herkesin hayranlıkla andığı bir öğretmeni vardır.
Öğretmenlik ise tarihin en eski ve en itibarlı mesleklerindendir. İlk peygamber olan Hz. Âdem aynı zamanda ilk öğretmendir. Bütün peygamberler insanlığı eğitmişler, terbiye etmişler. 2 cihan saadetini temin etmeye çalışmışlar. Son peygamber Hz Muhammed de ‘’Ben ancak muallim olarak gönderildim’’diyerek bu mesleği onore etmişlerdir. Peygamberlik ve öğretmenlik birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısıdır. Allah’tan korkan dürüst, namuslu, çalışkan bir muallim peygamberin meslektaşıdır. Bu paye hiç bir mesleğe verilmemiştir. Öyleyse öğretmenler yaptığı işin kıymetini iyi bilsin. Öğretmen alim olmalı, talebelerini sabırla, nezaketle, şefkatle kucaklamalıdır.
Son zamanlarda bu meslek maleesef gereken ilgiyi görmese de yeterince takdir edilmese de öğretmenlik, insanlık tarihinin en saygın mesleği olmaya devam edecektir. Bu eli öpülesi, bu peygamber mesleği yapan fedakar ve cefakar Öğretmenlerimiz son günlerde şiddete maruz kalmakta, darp edilip öldürülmektedir. Hakettiği değeri ve itibarı görmeyen Öğretmenler yeterli güvenlikleri de yok. Ne güzel söylemiş Hz. Ali: “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diye.
Ya oğlunun hocası Akşemsettin’den tokat yiyip dersten kovulan Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmetin babası II.Murat, kaftanına hocasının atından çamur sıçradığı için o kaftanı temizletmeyip: “Alimin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için kıymetlidir. Ben öldüğüm zaman bu kaftanımı sandıkamın üzerine örtesiniz” demiştir.
Sınıfa girdiğinde kendisine yer vermek isteyen öğretmene "Öğretmenlik en üst makamdır" deyip dersi ayakta dinleyen bir Cumhurbaşkanı bir dünya liderine sahibiz. 1930 yılında bir öğretmen maaşı ile 24 cumhuriyet altınının alındığı, Atatürk’ün : “Milletvekili maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin dediği, cumhuriyetin aydınlık yüzleri, geleceğimizin teminatıdır öğretmen.
Öğretmeni sevmeyenler ya cahil ya da haindir. Yarasa misali karanlığı sevip ışıktan rahatsız olanlardır. Öğretmenler karanlığa ışık tutan, yol gösteren, meşale ile klavuzluk eden, vefalı, özverili, cumhuriyetin aydınlık yüzüdür. Öğretmenlik saygı görmesi gereken, ehliyet ve liyakat sahibi insanlardır. Öğretmenlik liyakat ve ehliyet ile olunur. Bir zamanlar hain terör yüzünden bir çok öğretmenimizi şehit verdik. Öğretmene şiddet istemiyoruz. Öğretmene kalkan ellerin kırılması lazım.
Eğitimin ne olduğunu Hz.Ali, II.Murat, Yavuz Sultan Selim, Mustafa Kemal Atatürk kadar olamasa da; en azından kendi çocuğunu yanlış yollara süreklemeyecek kadar idrak etmiş anne ve babalara ihtiyaç var. Unutmayalım, Çocuklar şımarık doğmaz; diplomalı, maaşlı ama eğitimsiz ebeveynler tarafından şımartılır...
Öğretmen ölürse tebeşir ölür silgi, ölür, sıralar ölür, ziller ölür, oyunlar ölür… Öğretmen ölürse sevgi ölür, hüzün ölür, geçmiş ölür, bugün ölür, yarın ölür… Ölürse öğretmen yöneten ölür, yönetilen ölür…Eğer öğretmen ölürse sen ölürsün, ben ölürüm, biz ölürüz.
Yorumlar
Kalan Karakter: