Araştırmacı yazar Rufat Gürel yazdı… Eskiden mi güzeldi, eskiler mi güzeldi?
Eskiden televizyonlar siyah beyazdı ama hayat haraketli ve renkliydi. İnsanlar daha doğal, daha samimi, daha vefalı, daha paylaşımcıydı.
Yaşam ve çalışma şartları daha zordu. Her şey insan emeği bedeni işçiliğe dayanıyordu. Yeme içme tamamen organik ve doğal olmakla beraber bugünkü gibi çeşitlilik ve bolluk, doğru dürüst elbisemiz, çorap ve ayakkabılar da yoktu. Çocuk sayısı fazla ailer kalabalıktı. Yaşadığımız yerler 70-80 m2 kerpiç duvar, toprak damlardı. Özel odalarımız, oyuncaklarımız yoktu. Şimdiki gibi, servis, çanta, anaokulu, dersene, test kitapları, kantin, spor malzemeleri, beslenme çatlarımızda bulunmuyordu. Hayvan otlatır, bağ, bahçede çalışır, yakacağımız tezeği yanımızda götürürdük. Beslenmemiz okulda verilen yarım çay bardağı fındık içi, küçük üçgen peynir, çeyrek lavaş, bir bardak süt tozuydu. Oyuncaklarımız çamurdan, şekerpancarından, müzik aletlerimizi söğüt ağacından, topumuzu tımar ettiğimiz hayvanların tüylerinden yapardık.
Zengin fakir ayrımı bugünkü gibi değildi. Komşuluk, akrabalık bağları çok güçlüydü. Eksik olanları komşudan alır, insanlar çat kapı bir birine giderdi. Büyüklere, anne, babaya büyük bir değer vardı. Kardeşlik bağları çok güçlüydü. Düğünler üç gün üç gece olur, beybaşı, kına geceleri çok güzel geçerdi. Ölüye bile değer farklıydı. Birisi öldümü televizyon, radyo çalınmaz, düğün yapılmaz, düğünler ertelenir, daha sonra cenaze sahibine gidilip izin alınırdı. Ölü öldümü herkes mezarlığa gider mezar kazılırdı. Ölüyede diriyede bir değer vardı.
Çocuklar sabah, akşam bağda, bahçede, sokakta oynardı. Şimdiki gibi taciz, tezavüz bir endişe bir korku yoktu. Okuyana, okula, öğretmene büyük bir değer verilirdi. Her gün andımızı okunur, milli bayramlar, yerli malı haftası büyük bir çoşku ile kutlanırdı. İmkanlar bugünkü kadar olmamasına rağmen eğitim bugünkünden daha kaliteliydi. Köy okulları kapatılmamış, özel okul, dersene yoktu. Eğitimde fırsat eşitliği günümüzden çok daha iyiydi.
Günümüze baktığımızda ilaç, hastane, doktor sayısı daha çok ama hastalıklar daha çok artmış, evler büyümüş, gönüller küçülmüş, eğitimde kalite düşmüş, okula, okuyana, öğretmene değer kaybolmuş, milli bayramlar eskisi gibi çoşkulu kutlanmıyor, komşuluk, akrabalık, arkadaşlık artık çıkar ve menfaat olmuş, arkadaşlıklar sanal ve yalan olmuş, vefa bir semtin adı olmuş, milli ve manevi değerler zayıflamış, büyklere, anne ve babaya değer azalmıştır. Yeme içme daha bol olmasına rağmen o eski organik ve doğal yiyecek içeceklerin yerini vermiyor. Su bile parayla satılıyor.
Akrabalık, arkadaşlık, komşuluk, kirvelik, asker arkadaşlığı artık eskisi gibi değil. Vefa hak getire. Değerlerimiz, kültürümüz, örf ve ananelerimiz yok olmaya yüz tutmuş, büyüklere, anneye, babaya, ölüye saygı ve değer zayıflamış, her şey makineleşmiş, insanlar tembelleşmiş, obezite artmıştır.
O güzel yeşil Iğdır rant ve betona gömülmüş, tek ve iki katlı, bahçeli, herkesin bir birini tanıyıp, selamlaştığı, iyi komşuluk, mükemmel mahalle kültürünün olduğu o güzel Iğdır’dan artık eser yok. Yaklaşık yarım asır bile olmadan geçmişe dair güzel olan her şey değişip yok olmuştur. Şimdi insanlar gerçek olmayan sanal bir yaşam sürüyorlar. Her şey çıkar, menfaat oranında ilerliyor. Teknolojide yaşanan ilerleme maalesef insanlıkta çok gerilemiştir. Her şeyin eski güzelliğinde olması dileğiyle.
Yorumlar
Kalan Karakter: