İstanbul Türkiye Azerbaycan Dayanışma ve Kültür Derneği (İSTAD) Başkanı Sefer Karakoyunlu, Kars, Iğdır, Doğubayazıt, Nahçıvan ve Karakoyunlu ilçesini kapsayan gezi günlüğünü yayımladı.
1.Gün:
İstanbul Türkiye Azerbaycan Dayanışma ve Kültür Derneği olarak, yıllardır Ata topraklarımız Can Azerbaycan’a geziler düzenliyoruz.
Bu yıl ilk kez Kars, Iğdır, Doğubayazıt, Nahçıvan ve Karakoyunlu'ya gezi düzenlemeye karar verdik. Amacımız bölgeyi yakından tanımak, tarih ve kültürel zenginliklerini yerinde görmek, stratejik olarak bölgenin önemini vurgulamak ve gelecek nesil üzerinde tarih bilinci oluşturmaktı.
Bu duygu düşüncelere gezinin birinci gününde, ekiple Sabiha Gökçen havalimanında buluştuk. Doğup büyüdüğümüz topraklara gezi düzenlememizin heyecanını sözlerle anlatmak mümkün değil; ancak bu tip gezilerin en önemli yanı ülkemizin bütün insanlarına yeni kapılar açmak, sivil toplum kuruluşlarımıza da öncülük etmekti.
Evet, yolculuğun nasıl geçtiğini anlayamadan havası sert insanı mert Kars'ın muhteşem coğrafyasına ulaştık. Burası tam anlamıyla bir tarih kokuyor. İnsanı ise tam bir Anadolu kültürünün simgesi: güler yüzlü, hoş sohbetli insanlar. Araç sürücümüz Sertan Çelik Bey’den sıcak bir günaydın ve Işıl Park Otel'i personellerinden ekibimize samimi, güler yüzle karşılaması tüm yorgunluğumuzu aldı.
Kısa süre içinde konaklama işlemlerimiz tamamlanınca kahvaltıya geçtik Kars’ın meşhur kaşarı ve çeşitli tatları ile tanış olduk.
Heyecanla Kars Caddelerine şehir turuna çıktık tarihi ve kültürel yerleri gezdikçe ekibimizle kendimizi Gence'de, Tiflis’te, Bakü’de sandık. Kars ilimizin tarihi dokusu görülmeye değerdi. Özellikle geniş caddeleri, tarihe meydan okuyan taş binaları ve insanların sıcak kanlı tebessüm dolu bakışları arasında yürüyerek şehir turu yaptık. Kafkas Cephesi Müzesi, Gazi Ahmet Murat Paşa Müzesi, Kars Kalesi ve tarihi binalar harikaydı. Bize mihmandarlık yapan dernek üyemiz Kıyas Sömen Bey’e ayrıca teşekkür ederiz.
Otelimize geri dönüp biraz dinlendikten sonra Kars’ın tarihi mutfağını temsil eden Kars Hanımeli Mutfağına misafir olduk. Çetin Adıgüzel Bey’in Azerbaycan musikisini dinlerken, kendimizi adeta Bakü’de, Tebriz’de hissettik.
2. Gün:
Gezimizin ikinci günü Kars Belediye Başkanı sayın Ötüken Senger ve Azerbaycan Başkonsolosu sayın Zamin Aliyev adına Perviz Bey’i ziyaret ettik. İlgilerinden dolayı teşekkür eder, saygılar sunarız.
Evet, istikamet Ani Tarihi antik kenti, arkasından Tuzluca Tuz dağı ve Anadolu coğrafyasının gezilmeye, görülmeye değer sınır kapısı Iğdır…
Servis aracımız meraklı bakışlar eşliğinde, Kars’ın içinde bir tur attıktan sora Ani antik kente, Türklerin Anadolu’da fethettiği ilk şehre doğru yol aldı…
Tarihi Ani Antik Kent;
Kars şehrinin güneydoğusunda, şehir merkezinden 42 kilometre uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içinde bulunan Ani antik kent ören yeri, yerleşim ve savunmaya çok elverişli topografyası nedeniyle, tarih öncesi dönemlerden itibaren çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Orta çağ döneminde önemli bir ticaret yolu olan İpek Yolu’nun, Kafkaslardan Anadolu’ya ilk giriş noktasında kurulmuştur. Bu dönemde büyük bir gelişme göstererek bölgenin politik, kültürel ve ekonomik merkezi konumuna yükselmiştir. Ani, büyük oranda ayakta kalmış olan etkileyici surları, dini ve sivil mimarlık örnekleri ve şehir planlaması ile Orta çağ kentinin bir özeti niteliğindedir. Ani’de tarih boyunca süren çok kültürlülük buradaki dini ve sivil mimarinin biçimlenmesinde de etkili olmuştur. Ani Türklerin Anadolu’da fethettiği ilk yerlerdendir. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alpaslan burayı Fethederek Anadolu’da ilk camiyi buraya yaptırmıştır.
Ani tarihi kentini ziyaret ettikten sonra, Tuzluca’ya doğru yola koyulduk. Tuzluca’da bizi doğal güzellikleri ile meşhur Halıkışla köyü, Gökkuşağı tepeleri ve Tuzluca Tuz mağaraları karşıladı.
Tuz mağaraları muhteşemdi. Dışarıda sıcaklık yaklaşık 35-40 dereceiken, içeride adeta klima serinliğinde, 9 derece sıcaklıkta bir hava vardı. Katılımcılar bir taraftan serinlenirken, diğer taraftan da Tuz Dağının salgıladığı iyot kokusunu bir anda ciğerlerimizde hissetmiştik. Bu sihirli soluklama nefesimiz açmıştı. İçerideki ışıklandırma ve musiki ruhumuzu okşayıp bizi alıp başka alemlere götürmüştü. Asılara meydan okuyan belki de dünyada birkaç örnekten biri olan Tuzluca tuz mağarası görülmeye gezilmeye değer yerlerdendi.
Akabinde Tuzluca Seyir tepesinde Bekir Usta Mutfağı, görsel sunumu ve ikramları ile adeta midemizi bayram ettirdi. Tüm ekiple seyir tepesinde güneşin batışını seyrettik, çaylarımızı yudumladıktan sonra Iğdır’a doğru yola çıktık.
Iğdır’a doğru yol alırken bir taraftan güneşin batışını seyrediyorduk, bir taraftan da aklımızda kalan tuz dağının serinliklerini düşünüyorduk. Iğdır’a yaklaşırken, Iğdır’ı ilk kez gören arkadaşlar şaşkınlıklarını gizleyemeden, “Şu karşıda görünen yemyeşil yer Iğdır mı?” diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiler. Çünkü Iğdır masallar diyarı Kaf dağlarının saf, onurlu, tertemiz şehridir.
Tam bu sırada Iğdır Yaycı Köyü Muhtarı Ferhat Yıldız Bey arayarak, “Sayın Başkan Iğdır’ımıza hoş geldiniz! Buradan çayımı içmeden geçerseniz küserim!” Dedi. Biz de ekibin rızasını alarak değerli muhtarımızı ziyaret edip çayını içtik. Bu çay belki de dünyada içtiğimiz en lezzetli çaydı. Yeni dönemde Muhtar seçilen Ferhat Yıldız Bey Yaycı köyünü tabiri caizse tam bir tatil beldesine cevirmiş. Yollar, çevre temizliği su hizmetleri ve dahası muhtarlık binasını yeniden yaptırmış, hizmet birimleri oluşturmuş Yaycı köyüne harika bir eser kazandırmıştı. Muhtarımıza başarılar dileyerek Iğdır Merkez’de bulunan otelimize gelmiş olduk.
Yıldırım Gold Otelin güler yüzlü personelleri bizleri kapıda karşıladı. Kısa bir işlemden sonra ekip, Iğdır’ı görmek için hep beraber Iğdır vali yolu ve Millet Bahçesine yürüyüşe çıktık. Ekip doğunun Paris’i olan Iğdır’a hayran kaldı.
3. Gün:
Iğdır Valiliği, Iğdır Üniversitesi Ziyareti ve Doğubayazıt Gezisi.
Iğdır Valisi sayın Ercan Turan, heyetimizi Iğdır Valiliği Büyük salonunda ağırladı. Iğdır’ın Tarihi Kültürel ve Stratejik açıdan çok önemli bir serhat şehri olduğunu vurgulayan Vali Bey, “Gelecekte Iğdır inanılmaz derecede gelişecek ve dünya şehirleri sıralamasında yerini alacaktadır! Bu şehrin ciddi anlamda yatırımcılara ihtiyacı var, bu şehre kim yatırım yapsa kazanır ve Iğdır’a da kazandırır. Biz her zaman yatırımcılarımızın yanındayız! Dünyada üç ülkeye sınırı olan, dört mevsim iklime sahip böyle bir yer koktur, tüm gezi katılımcılarını kutlar bu önemli ziyaretten dolayı teşekkür eder, güzel günler dileriz!” Dedi.
Daha sonra Iğdır Üniversitesi Rektörlüğüne yeni atanan, Prof. Dr. Ekrem Gürel Bey'i ziyaret ettik. Ekibimizi kapıda karşılayan Rektör Ekrem Gürel Bey’e, hayırlı olsun dileklerimizi ilettik. “Üniversitemize hoş geldiniz, hayırlı olsun dilekleriniz için teşekkür ederim, sizlerin 1600 km’den gelip bizi ziyaret etmeniz bizleri mutlu etti. Bir şehrin en önemli göstergelerinden birisi de eğitimdir. Biz de tüm ekip arkadaşlarımızla Iğdır’ı hakkettiği yere taşımak için var gücümüzle çalışacağız. Güney Kafkasya’nın merkezi olan Iğdır, eğitim alanında da bir numara yapacağız, inşallah!” Dedi.
Ekibimizi kapıya kadar uğurlayan, tutum ve davranışlarıyla ekibimizin gönlünü kazanan Rektörümüze, teşekkür edip, çalışmalarında başarılar dileyerek, ayrıldık.
İstikametimiz Doğubayazıt İshak Paşa Sarayı idi.
Evet, İshak Paşa Sarayındayız.
Doğubayazıt’ın 7 km. güney doğusunda, Eski Beyazıt’a ve ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, pek çok bölümleri olan komple bir saraydır burası. Birinci Dünya harbine kadar Bayazıt Sancağı bu saraydan yönetildi. Sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlatılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784’te (99 yılda) tamamlanmıştır. Mimarları, Ahıskalı ustalardır.
Saray 115X50 m. boyutlarında, tesviye edilmiş. Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelmektedir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7.600 m. karelik bir alan üzerine oturtulmuştur. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır. Bir saray için gerekli tüm bölümler harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, cami, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları özenle büyük bir ustalıkla yapılmış. Her odaya ocak ve dolaplar yerleştirilmiş. Sarayın girişi, savunması en zor olan doğu cephesindedir. Anıtsal taç kapı, avlulara çıkan diğer kapılar gibi, kabartma, süsleme ve zengin bitki motifleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşır. Saray, tarih ve sanat tarihi yönünden essiz bir değere sahiptir. Sarayda klasik Osmanlı mimarisinden farklı üslup ve benzeme şekilleri dikkati çeker. Türk saray geleneği ve mimarisinin ana prensiplerine uyulmuştur. Yapı birkaç aşamalıdır ve güzellikle azameti yansıtır.
İshak Paşa Sarayı, geleneksel Türk mimari karakterinde ve Selçuklu mimarisi biçiminde bir yapıdır. Ziyaret sonrası İshak Paşa Sarayı seyir tepesinde çayımızı yudumlarken “kimler geldi kimler geçti bu dünyadan bu dünyadan” diyemeden geçemedik.
Tekrar İstikamet Iğdır ”Bozbaş sofrası”
Evet, Tarihi Iğdır İranlılar Saray Lokantasındayız.
Ekibimizin çoğu yöremizi yeni görüyordu. Evet, menümüzde “Bozbaş” var deyince arkadaşlar şaşkınlığını gizleyememişti. BOZBAŞ nasıl bir yemek? diye soramadan edememişlerdi. Ekipte üç kişi hariç hepimiz Bozbaş yemiştik.
Bozbaş’ın lezzetine geçmeden önce Iğdır İranlılar Lokantasından bahsetmede geçemeyeceğim. Iğdır İranlılar Saray Lokantası 1942 yılında faaliyete başlamış olup, babadan oğula ve nesilden nesile devam ettirilen, kadim Türk şehri Tebriz mutfağıdır.
Bizleri ağırlayan Dedei ailesi, Mustafa Dedei ve Hüseyin Dedei’ye ayrıca teşekkür ederiz. Sofraları açık, işleri bereketli olsun.
Türklerin bu meşhur Bozbaş yemeğinin tarifini vermek istiyorum:
2 su bardağı lepe, 250 g kemiksiz/kemikli et, 1 yemek kaşığı tereyağı, 1 kahve kaşığı sarıkök, 3 orta boy patates, 1 orta boy soğan.
Bozbaş Nasıl Yapılır?
İnce ince kıyılmış soğan ve yağ tencerede kavrulur. Su eklenir. Daha sonra kuşbaşından büyük parça etler, lepe, 5-6 parçaya bölünmüş patates suya ilave edilir. Kaynatıp patatesi, eti pişince sarıkökü, tuzu eklenerek ateşten alınır. Nefis bir aş, afiyet olsun!
4.Gün
İstikamet Dilucu Sınır Kapısı (Turan Yolu) Nahcivan.
Yol boyunca şarkılar, türküler, fıkralar gezimize renk kattı. Iğdır Aralık İlçemizi geçtikten sonra sabahın ilk ışıltıları ile Nahçıvan sınırına yaklaşmıştık. Sağ tarafımızda Büyük Ağrı Dağı ve Küçük Ağrı Dağı’nın heybetli duruşu, ekibimiz adeta büyülemişti. Hemen sol yanımızda Aralık ilçesi ve İrevan. Yol ilerledikçe herkes meraklı bakışlarla bölgeyi inceliyordu. İSTAD Başkanı Sefer Karakoyunlu bölgenin stratejik ve tarihi önemini anlatarak 1932 de Atatürk’ün öngörüsü ve girişimleri ile İran’dan 11 km alanın, Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katıldığı ve Van Kotur bölgesinden de bir kısım toprakların İran’a verildiği anlatıldı. Yaklaşık 100 yıl önce bu günleri gören Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir ve silah arkadaşlarını yad edip, ruhlarına Fatihalar gönderdik.
Evet, Nahçıvan’dayız.
Nahçıvan:
Azerbaycan’a Bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti.
Nahçıvan’ın kuzeyi ve doğusu Ermenistan, Güneyi ve Batısı İran Topraklarıyla çevrilmiş olup, kuzey batısında Türkiye Cumhuriyeti yer almaktadır.
Türkiye ile Nahçıvan'ı birbirine bağlayan yol Dilucu'nda Aras Nehri üzerine inşa edilen Hasret Köprüsü’nden geçmektedir.
Günümüzde Zengezur Koridoru olarak nitelendirilen bölge, aslında eski bir Azerbaycan toprağıdır. 1940’lı yıllarda bilinçli olarak Ruslar tarafından Ermenistan’a verilmiş olup, Azerbaycan’la Nahçıvan arasında karayolu bağlantısı kesilmiştir. Nahçıvan Azerbaycan'a bağlı olmakla birlikte, bu ülkeyle fiziki bağlantısı olmayan Nahçıvan, Türk Devletleri arasında Türkiye ile kara sınırı bulunan tek toprak parçasıdır. Türkiye ile Nahçıvan arasında 17 km'lik bir sınır bulunmaktadır. İki ülke arasındaki ulaşım ve ticari ilişkileri Dilucu Sınır Kapısı’ndan gerçekleştirilmektedir.
Zengezur koridoru hizmete girdiğinde Türkiye’den Azerbaycan ve Türk Dünyasına kesintisiz ulaşım sağlanacaktır.
Nahçıvan’da kahvaltı sonrası ilk işimiz Nahçıvan Türkiye Başkonsolosu sayın Asip Kaya Bey’i Ziyaret etmek oldu. Sayın başkonsolosumuz Asip Kaya, ekibimizi kapıda karşılayıp kapıda uğurladı. Ziyaret sırasında Türküye Azerbaycan dostluk ve dayanışmasına vurgu yapan Kaya, ziyaretimizden duymuş oldukları memnuiyeti dile getirdi. Bu bölgenin gelecekte farklı konumda olacağını ve dünyanın gözünün bu geçiş koridorunda olacağını belertti. Ziyaretimizi, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki “Bir millet, iki devlet” anlayışının somut bir göstergesi olarak değerlendirdi. Sayın Başkonsolosumuza ekibimize göstermiş olduğu ilgi ve samimiyetten dolayı teşekkür eder, saygılar sunarız.
Dünyaca Ünlü Şair Yazar Hüseyin Cavid Anıt Mezarını ziyaret ettik.
Hüseyin Cavid, 24 Ekim 1882'de Nahçıvan şehrinde dünyaya gelmiştir. 20. yüzyılın başlarında yaşamış önemli bir Azerbaycan şair ve oyun yazarıdır. Çağdaş Azerbaycan edebiyatında ilerici romantizm akımının kurucularındandır. Hüseyin Cavit yüksek tahsilini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde almıştır (1906-1910). Azerbaycan'a döndükten sora Nahçıvan, Gence, Tiflis ve 1915 yılından itibaren de Bakü'de dil ve edebiyat öğretmenliği yapmıştır.
Dönemin rejimine uygun eserler yazmadığı için 1937'de önce tutuklandı daha sonra Uzak doğu'ya sürüldü. Hüseyin Cavid 1941 yılında sürgündeyken, Rusya’nın Şevçenko köyünde öldü. Ölüm sebebi olarak ayak donmasına bağlı sepsis ve kalp durması gösterilmiştir.
Doğumunun 100. Yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı merhum Haydar Aliyev tarafından mezarı Sibirya’dan Nahçivan’a getirtilmiş ve adına anıt mezar dikilmiştir. Ruhuna Fatihalar okuyarak gezimize devam ettik.
Daha sonra sırası ile Mümine Hatun Türbesi, Karakoyunlu Türkleri ve birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan açık hava müzesi, Hansarayı, Haydar Aliyev Müzesi, Nahçıvan Kalesi, Ashabı Keyf Mağarası ve Bayrak Meydan’nı ziyaret ederek Türkiye’ye dönüş yaptık.
Sonuç olarak günü birlik gezi olsa da kalbimizi Nahçıvan’da bırakıp hoş bir tebessümle Iğdır dönmüş olduk.
Nahçıvan harika tarihi yapıtları, mimarisi, meydanları, çevre düzeni, tertemiz caddeleri, düzenli şehir yapısı ve mutfağı ile görülmeye, gezilmeye değer yerlerdir.
5. Gün
Iğdır'ın düşman işgalinden kurtulus günü Şehit olan çankırılı Mehmet Çavuş Anıtını, ve 1915/1920 Yılları arası Ermeniler tarafından Soykırıma uğramış Türkler Soykırıma müzesini ziyaret edip şehitlerimize dua okuduk. Daha sonra Melekil Kıpçak At Çiftliği,
Karakoyunlu Alican Sınır kapısı ve Karakoyunlu Bulakbaşı Kuş Cennetini ziyaret ettik. Ağrı Dağı'nın buzullarından kopup gelen buz gibi sularla serinledik.
Evet doğup büyüdüğüm Karakoyunlu’dayız.
Sabah ışıltıları ile heyecan had safhada çünkü Iğdır’da tarihi kültürele yerlerin yansıra doğup büyüdüğüm #Karakoyunlu ilçemizi gezecektik. İnsanın doğup büyüdüğü yere gezi düzenlemesi inanılmaz heyecan veren bir duygu. İnsanın cenneti doğup büyüdüğü yerdir derler, çünkü her şeyi aslında orda temelinde öğrenerek yaşıyorsun: korku, sevinç, hoşgörü, zorluk ve güzellikleri orda yaşıyorsun, orda öreniyorsun işte bu anlamada Karakoyunlu gezisi önemliydi. Belki de ilk kez ülkemizin çeşitli yerlerinde farklı kültürlere sahip kalabalık bir topluluk Karakoyunlu'yu ziyaret ediliyordu. Ülkemizin çeşitli yer ve kültürlerinden katılım sağlayan dostlara gonağlara (misafirlere) doğup büyüdüğüm beldeyi kenti anlatmak başka bir duygu.
Evet Karakoyunlu’dayız
İlk önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Karakoyunlu halkına hediye ettiği okulu ziyaret ediyoruz.
Kurtuluş savası sırasında Karakoyunlu halkının göstermiş olduğu kahramanlıklardan dolayı Atatürk, Karakoyunlu halkına bir okul ve bir bayrak hediye etmiştir. Benimde mezun olduğum bu ilkokul, bölge için çok önemli bir eğitim yuvasıdır. Günümüzde Aile Destek Merkezi (ADEM) olarak faaliyet gösteren bina, inşallah yakın zamanda “Karakoyunlu Atatürk Müzesi“ olarak hizmete açılır. Bu içten temennilerimizle Karakoyunlu Koç Başı Açık Hava Müzesine geçtik.
Karakoyunlu Koçbaşı Açık Hava Müzesi:
Koçbaşlı mezar taşlarının sergilendiği açık hava müzesi, Iğdır'da kalıcı bir medeniyet izi bırakan Karakoyunlular döneminden kalmadır. Bu mezar taşları yiğit ve kahraman olan kişiler ile genç yaşta ölen gençlerin mezarlarına dikilmiştir. Bu gelenek, iktisadi yapısı sadece hayvancılığa dayanan ve konargöçer bir topluluk olan Karakoyunlulara Orta Asya Türk kültüründen gelmiştir. Karakoyunlu ilçemiz adını 1380-1469 yılları arası bölgede kurulan Karakoyunlular devletinden almaktadır.
Koçbaşı açık hava Müze gezisinden sonra Karakoyunlu Ata ocağına doğup büyüdüğüm mekâna geçtik.
Hep isterdim ki bizi, atam anam karşılasın ama her ikimsi de öbür dünyada. Bizi ağabeyim, akrabalarım ve Karakoyunlu komşularımız karşıladı. Ziyaretimize Iğdır vali yardımcımız, Karakoyunlu kaymakam vekilimiz ve Karakoyunlu İlçe Emniyet Müdürümüz de iştirak etti.
Misafirlerimize nazar değmesin diye üzerlik yakılıp ikramlarda bulunuldu. Üzerlik merasimi ile dualar okundu. Karakoyunlu Ata Ocağı müzesi hakkında ziyaretçilere bilgiler verildi. Hoş bir seda ile kalbimizi Karakoyunlu Ata Ocağında bırakıp Iğdır’a döndük.
Ertesi gün, kahvaltı sonrası geziye katılan ekibimizle, Iğdır Azerbaycan Evi’ni ziyaret ettik. Göstermiş olduğu ilgiden dolayı Ziya Zakir Acar başkanıma ayrıca teşekkür ediyoruz.
Son olarak Söğütlü Mahallesi (İdir mava) kahvelerinde, çiçekli çay içip Abdullah emiden nasihat dolu siirler dinleyip hoş bir seda ile misafirleri uğurladık.
Bu geziye destek olan bizi ağırlayan; sayın Iğdır Valimiz Ercan Turan Bey'e, Kars Belediye Başbakanımız sayın Ötügen Senger Bey'e, Iğdır Ünversitesi Rektörümüz Prof Dr Ekrem Gürel Hocamıza, Kars Azerbaycan Başkonsolosu Zamin Aliyev Bey'e, Işıl Park Otelinden Hakan Bey’e, Yıldırım Gold Otelden Efkan Bey'e, Ulaşımımızı sağlayan Şahin, Fuat, Sertcan ve Mehman Beylere, Tuzluca Tuz Dağı Müzesi Müdürlüğüne, Seyir tepesinden Bekir Ustaya, Yaycı Köyü Muhtarı Ferhat Yıldız Beye, Yaycılı Kardeşler İshak Yaycılı Bey'e Iğdır Saray İranlılar Lokantasına , Nahcivan Başkonsolosumuz sayın Asip Kaya Beye Nahçıvan Karadeniz Yemekleri restoranına, Kıpçak At Çiftliğine, Bekem Restoran’a gezimizi takip eden İsmail Aras, Cabbar Şıktaş, Ali Yaşar ve tüm basın mensuplarına özellikle Karakoyunlu halkına ve emeği geçen herkese teşekkür eder, saygılar sunarız.
Geziye katılan dostlar;
Sefer Karakoyunlu, Mürsel Şafak, Nebahat Ayrım Kirman, Leman Ayrım, İrfan Yağcı Ayrım, Emine Yildiz, Gülçin Büyükhan Karadağ , Gülay Ünsal Sümertaş , Zeki Sümertaş, Maide Üçer , Murat Üçer, Ahmet Demirbaş , Günlaz Demirbaş, Ferhat Özakay, Nesime Özakay, Abdulhadi Akmugan, Veha Akmugan, Fahreddin Ablak, Nilay Salihvatandaş Ablak Elifnaz Ablak, Dr İlhan Güven Günal ve Kamala Gurbanova
Yorumlar
Kalan Karakter: