Eskiden her köyün bir tarımsal kimliği vardı. Sanki yazılı bir kuralmış gibi… Belki de köy enstitülerinin getirdiği bir anlayıştı, belki de halkın kendi tecrübesinden doğan bir düzen. Ama bildiğim bir şey var: Iğdır’ın köyleri, tarım ve hayvancılıkta adeta birer branşa ayrılmıştı.
Melekli’nin kavunu ve domatesi, Tuzluca’nın eveliği, nanesi, kekiği… Ekerek, Sutaşın’ın cevizi, Bayraktutan ve Çalpala köyünün elması, şeftalisi, Karakoyunlu’nun salatalığı domatesi … Küllük’ün domatesi, biberi, Hakveyis’in soğanı, Pulur’un patlıcanı… Necefali’nin, Amarat’ın, Kadıkışlak köylerinin üzümü, Garalı, Saralı meyvesi… Aralık’ın pirinci, Alkızıl’ın karpuzu… Halfeli, Hoşhaber, Karakuyu, Erhacı, Suveren köylerinin koyun peyniri ve loruyla meşhur oluşu… Dize ve Cennetabat’ın manda yoğurdu, Yaycı, Alikamerli, Oba’nın lahanası… Zülfikar köyü Kızılgülle, Aliköse Kamışlı köyleri Patates ve fasulyesiyle, Kaçar ve Bayat’ın yoncası, Balkan göçmenlerinin süpürgesi…
Saymakla bitmez. Her köyün kendine has bir ürünü, bir rengi, bir tadı vardı. Ve işin güzeli, bu çeşitlilik köyleri birbirine muhtaç kılıyordu. Biz bize yeterdik. Bir köyün ürettiği diğer köyün sofrasına taşınır, fazlası komşu illere satılırdı. Kars’tan, Ardahan’dan, Erzurum’dan tüccarlar gelir; Iğdır’ın bereketli ürünlerini alıp götürürlerdi.
Üstelik sadece bu değil. Iğdır’ın ortak kaderini paylaşan pancar, pamuk, buğday ve kayısı neredeyse her köyde ekilir, memleketin geçim kapısı olurdu.
Şimdi dönüp bakıyorum da… O eski düzen bugün bize masal gibi geliyor. Her köyün uzmanlaşması, tarımsal bilginin kuşaktan kuşağa aktarılması, sofraların çeşitliliği… Hepsi bir tarım medeniyetinin sessiz izleri aslında.
Bugün aynı sistem yeniden kurulabilir mi, bilemiyorum. Belki şartlar değişti, belki alışkanlıklarımız. Ama eminim ki; Melekli’nin kavunu yeniden marka olabilir, Tuzluca’nın baharatları yeniden şifa diye aranabilir, Aralık pirinci yine sofralarda baş tacı olabilir.
Bizim ihtiyacımız olan şey belki de yeniden kendi köklerimize dönmek. Çünkü geçmişte gördük ki; toprakla barışık yaşayan köyler, sadece kendine değil, bütün bir memlekete yetiyor.
Kaynak Melekli - Zülfikar Ata Ocağı
Yorumlar
Kalan Karakter: