Doğu Karadeniz'in simgesi haline gelen ve bölgenin en eski nefesli halk çalgısı olan tulum, ustalarının sayısının azalmasına rağmen popülaritesini ve değerini gün geçtikçe artırıyor. Genellikle düğünlerde, şenliklerde ve yöresel yol havalarında çalınan tulum, günümüzde de büyük ilgi görüyor.
İhlas Haber Ajansının Haberine göre Tulumun popülerliğini korumasında, özellikle Rize'nin Çamlıhemşin ve Hemşin ilçelerinde çalınmasının yanı sıra, il dışından gelen turistlerin de gözdesi haline gelmesi etkili oluyor. Hatta Rize Çay Çarşısı gibi turistik mekanlarda sergilenmeye başlanan tulum, ziyaretçilere hem tanıtılıyor hem de "çibun" adı verilen çalma aleti satışa sunuluyor.
Tulum Yapımının Sırları ve Malzemeler
Rize Merkez'de bulunan bir tulum dükkanında ziyaretçilere tulum hakkında bilgi veren tulum yapım ustası Engin Dervişoğlu, tulumun her ağaçtan yapılabildiğini ancak geleneksel olarak şimşir ağacının daha kaliteli ve tercih edilen bir materyal olduğunu dile getirdi. Dervişoğlu, tulumun yapım aşamalarını şu şekilde anlattı:
"Tulum esasen üç materyalden oluşuyor. En önemli parçası ise nav kısmı dediğimiz bölüm, bu kısım toprak kamışı ve ahşaptan yapılıyor. İçerisinde iki adet toprak kamışından olma analık dediğimiz kısım yani klavye kısmı, bir de derinin altında olan dil kısmı var. Ahşap kısmını genellikle şimşir ağacından yapıyoruz ama bütün ağaçlardan da yapılabilir. Şimşir ağacı hem geleneksel hem de daha kaliteli."
Dervişoğlu, tulumun en belirgin özelliklerinden biri olan oğlak derisi işleme sürecini ise detaylarıyla paylaştı: "Bir yaşındaki bir oğlak derisi bize geliyor, öncelikle geldiğinde tüylerini fermente ediyoruz. Mısır unu ve tuz yardımıyla kılları bırakmasını sağlıyoruz. Kılları el yordamıyla çektikten sonra bu deriyi peynir suyuna yatırıyoruz ki fermente olsun diye. 3-4 gün sonra şişirip asıyoruz ve kurutmaya bırakıyoruz. Kuruduktan sonra çitileyerek bu deriyi yumuşatıyoruz. Yumuşattıktan sonra özel bağlama yöntemi var ve onu da tamamlayınca tulum meydana geliyor."
Tulumun Kökenleri ve Küresel Benzerleri
Tulumun tarihçesine ve benzer enstrümanlardan farklılıklarına değinen Dervişoğlu, araştırmacıların tulumun Orta Asya'dan Karadeniz'e geldiği yönündeki görüşlerine rağmen, kendi tezinde Hemşin yöresinde imal edildiğini iddia ettiğini belirtti. Bu iddiasını ise tulumun kendine özgü bir özelliğiyle temellendirdi: "Çünkü bazı özellikleri var, en büyük özelliği ise tüm dünyadaki derili enstrümanlardan farklı olarak nav kısmı yani çalınan klavye kısmının son perdesinin olduğu yer yuvarlak olarak biter."
Dervişoğlu, Gürcistan'da 'Çiboni', İran'da 'Ney Anban', Makedonya'da 'Gayda' gibi farklı ülkelerde de derili enstrümanların çalındığını ve tulumda kullanılan oğlak derisinin insanlık tarihiyle birlikte kullanılan bir materyal olduğunu vurguladı. Derinin başlangıçta peynir, yağ ve bal gibi gıdaları saklamak için kullanıldığını, sonrasında ise enstrümanlara entegre edildiğini ifade etti. Engin Dervişoğlu, tulum ve kültürel özellikleri hakkındaki yoğun ilgiden duyduğu şaşkınlığı da dile getirerek ziyaretçilere bilgi vermekten keyif aldığını belirtti.
Yorumlar
Kalan Karakter: