Araştırmacı yazar Rufat Gürel'in "Mustafa Kemal Atatürk ve Iğdır” yazısı
Türk milleti ve Iğdır insanı Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçlu. Iğdır dar bir havzada 92 yıl kökünden ve soydaşlarından koparılmış, tecrit edilmiş, büyük baskı, zulüm ve soykırıma uğramış, kadim Türk yurdudur.
Iğdır 1828 Türkmençayı antlaşmasıyla Çarlık Rusya’nın işgaline geçmiş, 1917 Bolşevik İhtilaline kadar 89 yıl Rus işgalinde kalmıştır. Türkmençayı antlaşmasıyla Aras nehrinin Kuzeyindeki topraklar Çarlık Rusya’nın, Güneyindeki topraklar da Kaçar Devletinin hakimiyetinde kalmıştır. Yalnızca Iğdır ili stratejik önemi ve coğrafi konumundan dolayı Ruslarda kalmıştır.
Ruslar bölgede 89 yıl kalmalarına rağmen Iğdır’da ekonomik ve eğitim alanında hiç bir yenilik ve değişim yapmamışlardır. Vergi toplamayı iltizam usulü ile Mültezimlere devir etmişler, Ermenileri destekleyip, kaçakçılığı, hayvan kaçakçılığı, Ağrı Dağı’na İran tarafından kaçak göçerlerin ihlalini önleyemeyip asayişi yeterli sağlayamamışlar. Pınarbaşı (Sıçanlı) köyünde köyü bir Ermeni köy ağasına, Gedikli (Tavusgün) tarafındaki otlak ve yayları da fahiş fiyata satan Ermenilere vermişlerdir. Aras nehri üzerinde bir köprüyü 1895 yılında yaparak Iğdır’ı şose bir yolla İrevan’a bağlamışlar. Türk ve Müslümanları askere ve memuriyete almamışlardır.
Rusya’da 1917 yılında ihtilal olunca Ruslar bölgeden asker ve memurlarını çekmişler. Osmanlı Devleti 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum'u Rusya'ya bıraktı. Bu durum 1918 yılına kadar sürdü. Rusya'nın Bolşevik ihtilalinden sonra imzaladığı Brest-Litovsk Antlaşması ile söz konusu topraklar Osmanlı Devleti'ne iade edildi. Kars, Ardahan ve Batum'un (Elviye-i Selâse) durumunu belirlemek amacıyla 1918'in yaz aylarında halk oylaması gerçekleştirildi. Elviye-i Selâse yeniden “Anavatan” a katıldı. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı. Osmanlı Devleti 1914 sınırlarına geri çekildi.
Iğdır 1914 yılında Rus işgalinde olduğundan Misak-ı Milliye dahil edilmedi. 1918 yılında Ermenistan şartlı kurulmasına rağmen Iğdır’a saldırdı. Bir yandan Osmanlı güçlerine yenilip Iğdır’a gelen Taşnak Çeteleri yöre insanı bunlara “Gatağan” diyor bölgede bir iç savaş çıkardılar. Iğdır’da yüzyıllarca barış içinde yaşayan Türk ve Müslüman halk ile Ermeni ve Ezidiler bir birine düştüler. Bu olayın en önemli sebebi Ermenistan’ın kurulması ve Gatağanların kışkırtmasıydı. Bölgede yaşanan siyasi belirsizlik yüzünden 1918-1920 yıllarında aralarında Gedikli (Tavusgün), Oba, Hakmemet, Koçkıran (Dize) köyleri başta olmak üzere 21 Türk ve Müslüman yerleşim yerinde toplu soykırım yapıldı.
Ermenilerin baskı ve zulümü sonucu yöre insanı “Kaç Ha Kaç” ile Osmanlı ve Güney Azerbaycan’a sığındılar. Bir kısmı da Kireler ve Ağrı Dağına çekildi. Iğdır’da Halk Milisleri kurulup direnişe geçildi. Kahraman ordumuz ve onun emrindeki Iğdır Halk Milisleri 14 Kasım 1920 yılında Iğdır’ı Ermeni işgalden kurtardı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük öngörüsü ile Iğdır’ın kaderini değiştirecek kararlar alındı. Atatürk Iğdır’a “Türk Kapısı’’ diyordu bu yüzden Iğdır’a ayrı bir önem veriyordu. Rusların ve Ermenilerin bütün baskısına, Iğdır’ın Misak-ı Milliye dahil olmamasına rağmen elindeki bulunan 2 kol ordudan birisini Iğdır’a gönderdi. Ermenileri Aras nehrinin Kuzeyine attı. Hatta Rusların Iğdır’a karşı Batum teklifine Atatürk’ün: “Elimizde Batum gibi çok limanımız var. Ancak Iğdır gibi Türk dünyasına açılan bir kampımız yok.” diyerek reddettiği söyleniyor.
Yine Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk bununla da kalmamış, Rus ve Ermenileri durdurmak için Nahçivan’a Türkiye’nin “Garantör” olmasını sağlayan maddeyi Kars antlaşmasına koymuş, böylece Derekeyez ve Zengezur koridorunun başına gelen Nahçivan’ın başına gelmemiş, Nahçivan’ın Ermenistan tarafından işgalini engellemiştir.
Türkiye ile Nahçivan’ın kara sınırı yoktu arada İran toprağı vardı. Küçük Ağrı Dağı’da İran’a aitti. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk yine büyük öngörü göstererek 1932 yılında İran’dan Küçük Ağrı Dağı ile Nahçivan sınırından toprak alarak Türkiye’yi Nahçivana komşu yapmış, Türkiye Nahçivan kapısı ile Türk dünyasına açılmıştır. Küçük Ağrı Dağını alarak asayişi sağlayıp, kaçakçılığı önlemiş, dağ bütünlüğünü sağlamış, onlarca orduya bedel bir doğal kale olan Ağrı Dağı ile sınır güvenliğini sağlayarak Rus ve Ermeni ilerleyişini durdurmuştur.
Türk insanı ve Iğdır halkı Atatürk’e çok şey borçlu. Atatürk’ün büyük öngörüsü olmasaydı Batı Azerbaycan İrevan Hanlığı kadim Türk yurdundan elimizdeki tek yadigar Türk yurdu Iğdır Ermenistan işgalinde olacaktı. Büyük ihtimalle Nahçivan’ıda Ermeniler işgal ederdi. Ermeni sınır Aras nehrinin Güneyinde olacaktı. Ermeniler Kars ve Ağrı iline komşu, Ağrı Dağına da sahip olacaklardı. Iğdır’da Türk ve Müslümana ait hiç birşey kalmazdı. Türkiye’nin Türk dünyası ile de kara sınır olmayacak, Iğdır ikinci bir Zengezur koridoru olacaktı.
Iğdır’ı büyük öngörü göstererek vatan toprağı yapan başta Başkomutan ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Şark Kahramanı Kazım Karabekir Paşa olmak üzere, ahirete giden tüm şehitlerimizi, rahmet ve saygı ile yad ediyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: