Oğuz Türkleri Tarih sahnesinde geniş coğrafyalara yayılarak köklü medeniyetler kuran, derin ve kalıcı izler bırakan büyük Türk topluluğudur. Orta Asya steplerinden Anadolu'nun kalbine, oradan da Ortadoğu'nun kadim topraklarına uzanan bir destanın kahramanlarıdır. Aral Gölü kıyılarından Hazar'ın kuzeyine, Karadeniz'in bozkırlarından İran, Irak, Azerbaycan ve Suriye'ye kadar hüküm sürdüler.
Onlar sadece devletler ve beylikler kurmakla kalmadılar; Oğuz Yabgu Devleti'nden Selçuklu İmparatorluğu'na, Anadolu Selçukluları'ndan Osmanlı'ya uzanan bir silsilede tarihin akışını değiştirdiler. Karamanoğulları'ndan Akkoyunlulara, Safevilerden günümüze uzanan nice beylik ve devlet onların mirası üzerine yükseldi.
Ancak Oğuzların bıraktığı miras sadece görkemli yapılarla sınırlı değil. Anadolu'nun dört bir yanındaki Selçuklu ve Osmanlı eserleri taşlara kazınmış bir destan gibi yükselirken, dillerimizde, türkülerimizde, gelenek ve göreneklerimizde de o kadim ruh yaşamaya devam ediyor. Dede Korkut'un bilge sesi asırlar ötesinden yankılanıyor.
Ve işte o derin mirasın en çarpıcı, en gizemli sembollerinden biri: Koç Figürü.
Oğuzlar için koç, sadece bir hayvan değildi. Gücün, kuvvetin, bereketin, çoğalmanın ve hakimiyetin sembolüydü. Kurdukları devletlerin bayraklarına işledikleri bu güçlü figürü, yaşadıkları her yere adeta bir mühür gibi vurdular. Adım adım nakşettiler o geniş coğrafyaya.
Bunun en bilinen ve etkileyici örneği ise koç başlı mezar taşlarıdır. Nereye giderseniz gidin, Oğuzların ayak bastığı topraklarda bu özgün mezar taşlarına rastlamanız mümkündür. Sanki her biri, o topraklarda ebediyete intikal eden bir Oğuz yiğidinin, bir bilgesinin sessiz birer anıtıdır. Koç heykeli gördüğünüz her yer, bilin ki bir zamanlar Oğuzların yurduydu.
Günümüzde bile bu kadim gelenek yaşamaya devam ediyor. Türkiye'den Azerbaycan'a, Gürcistan'dan İran ve Irak'a kadar geniş bir coğrafyada bahçe kapılarının girişinde asılı duran koç başları, o eski Oğuz inanışının, o güçlü sembolizmin bir yansımasıdır.
Koç başlı mezar taşları, Oğuzların bu topraklara vurduğu en derin, en anlamlı damgalardan biridir. Onlar, sadece birer mezar taşı değil, aynı zamanda bir medeniyetin, bir kültürün ve bir inancın sessiz tanıklarıdır. Koç figürü, Oğuzların büyük coğrafyaya yayılmış mührü gibidir adeta.
Bugün hala aynı coğrafyada kutlanan Koç Katımı Şenlikleri de Oğuzlardan günümüze ulaşan canlı bir gelenektir. Anadolu'nun bereketli topraklarında, Azerbaycan'ın kadim coğrafyasında Oğuzların koç figürlerine, damgalarına rastlamak hala mümkündür ve bu semboller canlılığını korumaktadır.
Oğuz Türkleri, geniş bir coğrafyada köklü bir medeniyet inşa etti ve bıraktığı bu zengin miras, günümüz Türk dünyasının kimliğini şekillendirmeye devam ediyor. Koç figürünün gizemli hikayesi ise bu büyük destanın sadece bir parçası, ama aynı zamanda en çarpıcı ve anlamlı simgelerinden biri olarak asırlar boyunca yaşamaya devam edecek.