Soğuk Bir Aralık Gününde Iğdır'da Hasret Gidermek

Araştırmacı yazar Rufat Gürel yazdı…  “Soğuk Bir Aralık Gününde Iğdır’da Hasret Gidermek”

Soğuk bir Aralık ayında Iğdır’da hasret gidermek, özellikle kışın beyaz örtüsü altında, memleket havasını solumak anlamlı olur. Aralık ayında Iğdır’ın sert ve soğuk havası, Ağrı Dağı’nın karla kaplı zirvesiyle birleşince unutulmaz manzaralar sunar. Bu dönemde aile ve dostlarla vakit geçirmek, sıcak bir soba başında çay içip uzun sohbetlere dalmak, hem soğuğu hissettirir hem de içi ısıtan bir duygu yaratır.

Iğdır’da bu zaman dilimi, köy hayatının sadeliğini ve güzelliklerini yeniden deneyimlemek için de bir fırsat olabilir. Hasretle özlenen topraklara kavuşmak, kışın sakinliği içinde doğayla ve sevdiklerinle baş başa kalmak, unutulmaz bir deneyim olur.

Iğdır sokaklarında yürürken, şehrin geçmişine dalmak insanı farklı bir zaman dilimine götürür. Iğdır, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel olarak zengin bir şehir. Ermenilerden Perslere, Osmanlı’dan Çarlık Rusya İmparatorluğuna kadar çeşitli uygarlıkların izlerini taşıyan bu topraklar, sokaklarında derin bir tarih barındırıyor.

Özellikle Eski Iğdır’ın dar sokaklarında yürürken geçmişin izlerini daha belirgin hissedebilirsin. Tarihi binalar, taş yapılar, eski köy evleri ve camiler, şehrin çok katmanlı geçmişinin sessiz tanıklarıdır. Zamanında büyük ticaret yollarının üzerinde yer alması nedeniyle farklı kültürlerin bir araya geldiği, ticaretin ve kültürel etkileşimin yoğun yaşandığı bir yerdi. Karakoyunlular döneminde de önemli bir geçiş noktasıydı ve bu dönemden kalan bazı izler hâlâ görülebilir.

Iğdır’ın simgelerinden biri olan Ağrı Dağı, şehrin tarihsel belleğinde önemli bir yer tutar. Dağ, hem kültürel mitlerin hem de günlük yaşamın bir parçası olmuştur. Ayrıca, şehrin merkezinde veya civar köylerde dolaşırken, birçok kişi için hafızalarda iz bırakan 1915 olaylarının ve sonrasındaki göç dalgalarının da yankılarını duyumsayabilirsin.

Şehirdeki eski mezarlıklar ve anıtlar, bu coğrafyanın zorlu tarihini hatırlatır. Aynı zamanda, Iğdır sokaklarında dolaşırken eski dönemlerden kalma tarım araçlarını, köy yaşamına dair izleri ve eski kervansarayları da görebilirsin. Bu dokular, şehrin modern yaşamının hemen yanı başında, unutulmaz bir tarihsel arka plan sunar.

Iğdır’ın 1992 yılında il olması, Nahçivan sınır kapısının açılması, Iğdır ilinin 32 yıl içinde 3 kattan fazla nüfus artışı, dışarıdan veya köylerden Iğdır şehir merkezine yoğun nüfus göçü Iğdır ilinin fiziki, mimarı yapısını ve sosyolojik yapısını çok değiştirmiştir. Doğruyu söylemek gerekirse kendimi biraz yabancı hissettim ve geçmişin o güzel yaşanmış günlerini hasretle yad ettim. Güzel Iğdır’ımızın güzel insanlarına selam olsun.

HABER MERKEZİ