Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki otel yangınında yaşamını yitiren 78 kişinin yakınları, facianın yaşandığı otelin önünde duygusal bir anma programı düzenledi. Kayıplarının acısıyla birbirlerine sarılan aileler gözyaşlarına hakim olamadı.
21 Ocak'ta Grand Kartal Otel'de çıkan ve 36'sı çocuk olmak üzere 78 kişinin hayatını kaybettiği, 51 kişinin de yaralandığı yangının ardından yakınlarını kaybedenler, olayın yaşandığı otelin önünde bir araya geldi. Üzerlerinde "Başka canımız yok" yazılı tişörtler giyen aileler, hayatını kaybedenlerin fotoğraflarının bulunduğu alana karanfiller bıraktı. Yangında can veren ve ertesi gün doğum günü olan 15 yaşındaki Nehir Sarıtaş için de doğum günü pastası kesildi.
"Bu bir ihmal değil, göz göre göre işlenmiş bir cinayetti"
Yangında annesi Ömür Kotan'ı kaybeden Zeynep Kotan, yaşadıkları tarifsiz acıyı dile getirerek, "Onlar, ihmalin değil, göz göre göre işlenmiş bir cinayetin kurbanı oldular. Biz canlarımız olmadan ilk bayramımızı geçirdik. Önümüzde daha sayısız özel gün var. Kimimiz evladı olmadan doğum günü kimimiz ise eşi olmadan evlilik yıl dönümünü geçirecek. Önümüzde daha nice kutlanması gereken gün gelirken bize sadece o günlerin ağırlığını taşımak var" şeklinde konuştu.
"Kimisi uykusunda yakalandı ve hiç uyanmadı"
Çocukları Nehir Sarıtaş, Doruk Karataş ve eşi Yılmaz Karataş'ı yangında yitiren Duygu Can Sarıtaş ise olayın bir ihmal değil cinayet olduğunu vurgulayarak, "Siz hiç çok sevdiğiniz birini teşhis etmek için beklerken 'bu değil' diye utanarak sevinmeyi yaşadınız mı? Koklamaya doyamadığınız çiçeğinizden size kalan son hatıranın bir is kokusu olduğunu ve onunla yaşamak zorunda kalmanın ne kadar acı olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Hepimizin farklı hikayeleri farklı hayalleri vardı. 12 katlı, 161 odalı ve 350 yatak kapasiteli sözde 'güvenli ve çocuk dostu' bu bina, onlar için bir otel değil, bir mezara dönüştü. Yangın başladığında sevdiklerimiz en savunmasız hallerindeydi. Kimisi uykusunda yakalandı ve hiç uyanmadı. Kimisi kaçmaya çalıştı ama yollarının kapalı olduğunu gördü. Duman her yeri sararken nefes almak için bir pencere aradılar, yangın merdivenine ulaşmaya çalıştılar ama bulamadılar. O gece yalnızca bir yangın çıkmadı, bir cinayet işlendi. O gece yalnızca 78 canımızı kaybetmedik. Bizler de onlarla yok olduk. Bu bir ihmal değil, kasıttı. Eğer onlar insansa, ben insan değilim. Onlar anne ise ben anne değilim. Onlar evlatsa, ben evlat değilim. Bu bir felaket değil, bu bir katliamdı" ifadelerini kullandı.
"Adalet sadece mahkeme salonlarında değil vicdanlarda da yer bulur"
Eşi Ceren ve kızı Lalin'i kaybeden Rıfat Doğan da adalete olan inancını dile getirerek, "Bizlere büyük acıyı yaşatanlar mutlaka yargı önünde hesap vereceklerdir. Buna canıgönülden inanmak istiyoruz. Unutmayalım ki adalet sadece mahkeme salonlarında değil, vicdanlarda da yer bulur. Ceren'in dediği gibi, 'Sessizlik bazen en ağır suç ortaklığıdır.' Biz susmadık, susmuyoruz çünkü kaybettiklerimizin ardından boynumuzu büküp oturmak değil, onların adını yaşatmak, sesini duyurmak, hayallerini tamamlamak istiyoruz. Artık sadece kendi evlatlarımız, eşlerimiz, ailelerimiz için değil bu topraklarda yaşayan her çocuk, her anne, her baba için buradayız. Çünkü biliyoruz ki bu acının hesabı sorulmazsa, bir gün başka bir aile daha aynı karanlığa uyanacak" dedi.
Duygusal anların yaşandığı anma programı, hayatını kaybedenlerin anısına gökyüzüne balonların bırakılmasıyla sona erdi.
İHA