24 Nisan sözde Ermeni Soykırımı iddialarının gölgesinde, Iğdır merkeze bağlı Hakmehmet köyünde, 1919 yılında Ermeni çeteleri tarafından vahşice katledilen Türk şehitler hüzünle anıldı.
Türkiye'nin Ermenistan sınırında yer alan Iğdır'da, 1919 yılında yaşanan Ermeni mezalimi hafızalardan silinmiyor. Hakmehmet köyü sakinlerinin torunları, dedelerinin ve ninelerinin maruz kaldığı soykırımı unutmanın mümkün olmadığını dile getiriyor.
Köyde 1999 yılında yapılan kazı çalışmalarında, Ermeni çetelerince hunharca katledilerek toplu mezarlara gömülen 83 kişinin cesedine ulaşıldı. Hakmehmet köyünde yaşayanlar, aile büyüklerinin yaşadığı o korkunç günlerin acısıyla yaşamlarını sürdürüyor.
Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu Iğdır Azerbaycan Evi Derneği, Şehitler Haftası dolayısıyla Hakmehmet köyünü ziyaret ederek, Hakmehmet köyü şehitlerini Fatihalarla andı.
Köyde bulunan ve 1999 yılındaki kazılarda ortaya çıkarılan toplu mezardan çıkarılan 51 (köylülerin ifadesiyle 83) şehidin anıt mezarını ziyaret eden vatandaşlar, burada dualar ederek ruhlarına Fatiha okudular.
Anıt önünde düzenlenen törende konuşan Türkiye Azerbaycan Dostluk Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Iğdır Azerbaycan Evi Derneği Başkanı Serdar Ünsal, "Yine yirmi dört Nisan yaklaşıyor. Ermeniler sözde soykırım yalanını bütün dünyaya duyurmaya çalışacaklar. Türkler bize soykırım yaptı diye. Aslında asıl soykırımı Ermeniler Türk milletine yapmıştır. 1919 yılında Iğdır ve çevresinde Ermeniler büyük bir katliam yapmışlardır. Bu katliamın yaşandığı yerlerin başında Hakmehmet Köyü, Oba Köyü, Tuzluca'daki Gedikli Köyü, Koçkıran Köyü, Yaycı Köyü, Kazancı Köyü gibi köyler gelmektedir. Devletimiz de burada Oba Köyü'nde ve Hakmehmet Köyü'nde toplu mezarları açarak dünya kamuoyuna duyurdu. Asıl soykırımı biz burada görmekteyiz. Fakat emperyalist bir yalan olan sözde soykırım yalanını her alanda duyurmaya Ermeniler çalışıyorlar. Gerçek soykırımı görmek isteyenler Hakmehmet Köyü'ne gelsin diyorum. 1919-1920 yılları arasında Iğdır ve çevresinde katliam yapan Ermenilerin torunları maalesef 1992 yılında Hocalı'da aynı katliamı yaptılar. Hocalı'da yaşanan katliam dünya milletlerinin gözü önünde canlı yayında gerçekleşti. Bu da gösteriyor ki Ermeniler soykırımcı bir millettir. Sözde soykırım yalanlarıyla kamuoyunu kandırmaya, onları aldatmaya çalışıyorlar. Buradan hür dünyaya sesleniyoruz. Gerçek soykırımı görmek istiyorsanız Doğu Anadolu Bölgesi'ne gelin, Iğdır'a gelin, Azerbaycan'a Hocalı'ya gidin, orada gerçek Ermeni soykırımını göreceksiniz. Biz de burada Iğdır Azerbaycan Evi Derneği olarak Hakmehmet Köyü'nde Ermeniler tarafından şehit edilen şehitlerimizi anmak için toplandık. Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun" ifadelerini kullandı.
Ermenilerin Doğu Anadolu bölgesinde gerçekleştirdiği katliamların açık bir gerçek olduğunu vurgulayan ve Hakmehmet Köyü'nde Ermeni katliamına maruz kalanların torunu olan Muhtarlar Derneği Başkanı Mikail Ud ise şunları kaydetti: "Evet, 1919 yılı Ermeni çeteleri tarafından bir gece köyümüzün etrafı sarılarak köydeki bütün erkekleri toplayıp şu anda durduğumuz yerde mevcut bulunan ve 13 metre derinlikte su aldığımız su kuyusunun başına getiriyorlar. Burada teker teker hepsini kurşunlayarak, hançerleyerek bu kuyuya atıyorlar. O gün, katliamın yapıldığı gün babası ve kardeşleri gözünün önünde kesilerek, boğazı kesilerek, kurşunlanarak kuyuya atılan Hacı Abbas Güneş amcamız 105 yaşına kadar yaşadı. Bu hemen karşıda bulunan duvarın kenarından katliamın nasıl yapıldığını seyrediyor. O zaman çocuk 8-9 yaşlarında babasının ve kardeşlerinin nasıl öldürüldüğünü görüyor. O olayın canlı şahitleri ölünceye kadar anlatırlardı. Biz bu katliamın dünya kamuoyuna duyurulması için 1919 yılı yapılan bu katliamın 2009 yılında bu kuyunun açılmasına karar verdik. Yani kararı verirken dönemin valisi ve Atatürk Üniversitesi profesörlerinden Sayın Enver Konukçu beyefendinin de girişimiyle kuyunun açılması izni alındı ve kuyunun açılmasına karar verdik. Bütün dünya kamuoyu da şahit oldu. BBC televizyonu, TRT televizyonu, yabancı muhabirler de vardı, tarih bilimciler vardı. Onların gözü önünde birinci gün kuyunun 9 metre kadar derinliğine indik. İkinci gün 12-13 metre ile beraber şehitlerimizin naaşlarına ulaştık. Şehitlerimizin naaşlarını, kemiklerini çıkararak karşıda bulunan duvarın orada bütün dünya kamuoyuna sergiledik. Ermeniler hain ve kalleş bir halktır. Katliamı yapan kendileri Doğu Anadolu Bölgesi'nde yüzlerce, binlerce insanımızı, Müslüman halkı şehit ettiler. Fakat 3-5 tane Avrupa ülkesinin dolduruşuna gelerek 'Türkler bizi katletmişlerdir, soykırım yapmışlardır' yalanına başvuruyorlar. Her yıl dünya kamuoyunu bununla meşgul ediyorlar. Arşivlerinde de bir şey yok ama bizde burada kanıtımız var, delilimiz var, ispatımız var. Çıkardık dünya kamuoyuna, gösterdik. Katliamı yapan hain Ermenilerdir. Onlardan dost olmaz. Fakat şu anda ne düşünüyorsunuz derseniz, şu anda Karabağ Zaferi'nden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ermenilere bir dost eli uzattı. Bir barış eli uzattı. Bu bölgede, bu üç devletin huzur içinde, refah içinde yaşaması için bir barış eli uzattı, dostluk eli uzattı. Ermeniler buna rağmen hala sinsi planlar içindeler. Şu son zamanlarda duyduğumuz, aldığımız duyumlara göre yine eski örgütlerini canlandırmaya çalışıyorlar. Bazı terör örgütlerini kullanmaya çalışıyorlar. Yani kendileri bilir. Zararlı çıkacak olan kendileridir. Türkiye'nin dost elini tutmaları lazım. Tutmazlarsa, aynı Karabağ'daki zafer gibi Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın demir yumruğu devamlı onların başında olacaktır."
Iğdır Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sözer Akyıldırım ise Ermeni iddialarına sert tepki göstererek, "Ermeniler her yıl yirmi dört Nisan geldiği zaman dünya kamuoyunu ayaklandırıyorlar. Oysa ki Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır. Osmanlı iki milyon Ermeni'yi topluca öldürdü deniliyor. Ben buradan haykırıyorum. Diyorum ki Japonya'ya bin dokuz yüz kırk beş yılında atılan atom bombasıyla Nagazaki'ye ve Hiroşima'ya atılan atom bombalarıyla yüz elli bin ile üç yüz bin insanın öldüğünü varsayırsak, Osmanlı elinde kozmik silahlar mı vardı ki iki milyon insanı katletsin, öldürsün? Öldürdüyse bunların toplu mezarları nerede? Ermenilerin ellerindeki arşiv belgelerini açıklasınlar. Varsa toplu mezarlar göstersinler. Kazı yapalım, çıkaralım. En son Gazze'de yapılan operasyonlara baktığımız zaman İsrail elindeki tüm teknolojik silahları kullanırken altmış bin insan ölüyorken, bin dokuz yüz on beş şartlarında iki milyon Ermeni'nin öldürülmesi, katledilmesi iddiası tamamıyla bir deli saçmasıdır" dedi.
7 amcası Ermeniler tarafından katledilen 81 yaşındaki Peri Ud ise Ermenilerin hain planlarını şu sözlerle anlattı: "Ermeni askerleri halka haber gönderiyor ki gelin konuşalım, anlaşalım. İnsanları burada topluyor sonra da silahsız insanları vurarak öldürüyor. 70 kişiyi bu su kuyusunun içine doldurup öldürdüler. 7 amcam burada öldü. Ermeniler insanlar kuyudan çıkmasın diye bir öküzü de vurup kuyuya atmıştır. 70 adamı öldürüp kuyuya attılar. Kuyuyu açıp toplu insan cesedini çıkardılar, sadece kille çıktı. Dediler burada hiç yaşlı yoktur, hepsi çocuktu, gençti. Allah ABD ve Ermeni'ye lanet etsin. Onlar kalleşlikle yakınlarımızı öldürdü, kişi gibi gelip vurmadılar. ABD benimle düşmandır, düşmanlığını yapıyor. Doğru konuşmuyor. Amerika ne yapıyorsa kalleşlik yapıyor. Ermeni düşmandır, kötüdür, ahlaksızdır, katildir, kalleştir. Bize barış yapacağız dediler, insanları topladılar, kuyuya attılar. Babamın gözleri tutuldu niye? Kardeşlerine ağlaya ağlaya. Benim babam kardeşlerine ağlaya ağlaya gözleri tutuldu, öldü. Babam diyordu ki gözlerimin önünde kardeşlerimi öldürdüler. Allah onlara çektirdikleri kadar yük versin. Ermeniler yaptı, kalleşlikle yaptı. Millete 'sizinle konuşacağım' dedi. Hazırlıklı geldi. Bizimkiler boş gelmişti. Ermeniler yalan diyor, Türkiye'ye iftira atıyor. Onlar yaptı."
Hüseyin Çeçe isimli vatandaş da tanıklıklarını aktararak, "Burası Iğdır'ın Hakmehmet köyü, burası şahitliktir. Buraya dünya geldi, buraya bir profesör gelmişti, öyle ağlıyordu ki sorma niye? Ben ellerimle kemikleri çıkardığım zaman. On beş yirmi metre geldikten sonra dört metre merdiven koyduk. Çünkü bu on dört metre derinliğindedir. Dört metre genişliğinde bir su kuyusu genişliği. Seksen altı adam burada yatıyor, seksen altı kişi orada yatıyor, adamlar ağlıyordu. Hacı Abbas amcam ağlıyordu, Oruç amcam ağlıyordu. Dedi ki 'Benim babamın gözü önünde kardeşimi kurban kestiler.' Kardeşimi kurban kestiler. Sizler böyle bir adamsınız, size bu laiktir. Ermeniler her zaman hiçbir zaman çirkinliklerinden geriye durmayacaklar. Durmamışlar da durmayacaklar. Ama bu şekilde giderlerse kendileri hüsrana uğrayacaklar. Çünkü burası Türkiye'dir. Allah'ın izniyle hiçbir şey yapamazlar. Ama soykırımı yapmışlar. Bütün köylerimizde var, Küllük'te var, Oba'da var, Çarıkçı'da var, Kazancı'da var. Köylerimizde dağ köylerinde var. Ta Çiçekli köyüne kadar var. Kamuoyunun göz önünde yani ufak bir şey değil ki bu, kamuoyunun göz önünde bu kuyuyu açtık" şeklinde konuştu.
Hasan Çiçek ise dünyaya seslenerek, "Biz dünyaya sesleniyoruz, Ermenilerin yalanlarına kimsenin itibar etmesini istemiyoruz. Bizim delillerimiz, ispatımız burada. Bu taşı görüyor musunuz? Bu taş yüz küsür yaşında. Bizim delilimiz, ispatımız burada. Hacı Abbas Güneş amca dedemiz burada anlatıyordu. 'Dokuz yaşındaydım' diyor. 'Babamın gözleri önünde on sekiz yaşındaki kardeşimin kafasını kestiler Ermeniler.' Dağılan Osmanlı'yı fırsat bildiler. Buradaki Iğdır'daki çevre köylerinde yapmadıkları katliam, yapmadıkları zulüm kalmadı. Dünya burada ikiyüzlülük yapıyor, gerçekleri yansıtmıyor. Katliamı yapan onlar. Türk milleti nereye gittiyse oraya barış götürür, huzur götürür, güven götürür. Oradaki insanları barış içinde yaşatır. Hiçbir zaman Türk milleti kadına, kıza, günahsıza, masuma dokunmaz. Buradaki insanlar sadece şunu soruyorum Avrupa'ya ve dünyaya, Amerika'ya. Buradaki insanlar asker elbisesi giyinmiş, elinde silahlı olan insanlar değildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin askerleri değildi. Tamamı masum, tarlasında çalışan, evinde olan çoluk çocuğunun nafakasını kazanan köylü insanlardı. İşte bu zulümleri bunları yapacak kadar zalim bir millettir Ermeniler. Daha dün 1992 yılında Hocalı'da binlerce soydaşımızı, kardeşimizi katlettiler. Biz diyoruz ki delilimiz, ispatımız burada, kuyu burada, su kuyusu burada. Buradan çıkartılan şehitlerimizin naaşı şu anda Kılıçlar Anıt Müzesi'ndedir. Yüz küsür insan düşünebiliyor musunuz, Türk ve Müslüman'dır diye yedi yaşındaki erkek çocuğunun bile kafasını kesmişler. Bunu yapan Ermenilerdir. Bunu yapan Ermeniler Avrupa'nın onların şımartmasıyla diyorlar ki iki milyon insanı öldürdüler. Nüfusunuz ne kadar? Yüz yirmi bir yıl önce nüfusunuz ne kadardı? Beş yüz bin, altı yüz bin nüfusunuz vardı, iki milyon nereden katledildi? Nereden uydurdunuz bunu, neden uydurdunuz? Ama biz diyoruz ki delilimiz burada, dünyaya diyoruz, Avrupa'ya diyoruz, Amerika'ya diyoruz, bütün insanlığa diyoruz. Delillerimiz burada. Onlar da göstersinler, onlar da delillerini göstersinler. Öyle yalanlarla, şeylerle değil. Yemin olsun diyorum, ben elli küsur yaşındayım. Dünyada eşi benzeri olmayan bir vahşeti burada yaşattılar. Tamamı masum insanların kafasını keserek on beş metre derinliğinde su kuyusuna attılar. Düşünebiliyor musunuz? Böyle bir vahşet olabilir mi? Mümkün mü böyle bir vahşet dünyada yok. Avusturyalı gazeteci buraya gelmişti. Adam anlattı, ağlayarak anlatıyordu, 'böyle bir vahşet yok' diyor. İtalyan gazeteci diyor ki 'ben ömrümde böyle bir vahşet görmedim' diyor. Bizim hiçbir yalanla, dolanla, başkasının şımartmasıyla bizim işimiz yok. Bizim delilimiz, ispatımız burada. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman gittiği yere barış götürmüştür, güven götürmüştür, ekmek götürmüştür, aş götürmüştür. Bizim katliamdan, bizim herhangi bir şeyden işimiz olmaz. Tamamı Ermenilerin kendi zalimlikleri, kendi yalanları, kendi propagandalarıdır" şeklinde konuştu.
İBRAHİM SAVAN