Bilim insanları, dünyada ilk kez soyu tükenmiş bir türü başarılı bir şekilde geri getirerek tarihe geçti. ABD merkezli biyoteknoloji firması Colossal Biosciences, antik kalıntılardan elde edilen DNA'yı kullanarak, popüler televizyon dizisi Game of Thrones ile tanınan efsanevi Dire Wolf türünden üç sağlıklı yavru dünyaya getirdiğini duyurdu.
Dün yapılan sansasyonel açıklamada, Colossal Biosciences, yaklaşık 36 kilogram ağırlığındaki iki erkek yavruya Roma İmparatorluğu'nun efsanevi kurucuları Romulus ve Remus isimlerini verdiklerini müjdeledi. Dişi yavruya ise, dizinin unutulmaz karakteri Daenerys Targaryen'in sadık yoldaşlarına atıfta bulunularak Khaleesi adı verildi. Yayınlanan büyüleyici görüntülerde, minik ulu kurt yavrularının, doğal yaşam alanlarını andıran karla kaplı bir ortamda sevinçle zıplayıp oynadığı anlar, tüm dünyada büyük bir heyecan ve hayranlık uyandırdı.
Üreme Biyolojisi Uzmanından Tarihi Yorum: "Bilim Kurgunun En İyisi!"
Bu tarihi projenin başındaki isimlerden, üreme biyolojisi uzmanı Darya Tourzani, elde edilen inanılmaz başarıyı "bilim kurgunun en iyisi" olarak tanımlayarak, bu anın bilimsel kariyerinde bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. Colossal Biosciences ise "de-extinction" sürecini, "soyu tükenmiş bir türe genetik olarak benzer ve o türü andıran bir organizma üretme süreci" olarak açıklıyor. Bu tanım, şirketin sadece genetik bir kopya yaratmak yerine, işlevsel ve yaşayabilir bir türü geri getirme amacını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Buz Devri'nden Gelen Miras: 13 Bin Yıllık DNA Sırrı Çözüldü
Bu olağanüstü başarıya ulaşmak için araştırmacılar, adeta zaman yolculuğu yaparak binlerce yıllık genetik materyale ulaştılar. Idaho eyaletinde bulunan 72 bin yıllık bir ulu kurt kafatası ve Ohio eyaletinde keşfedilen 13 bin yıllık bir dişten elde edilen DNA örnekleri, bu yeniden doğuşun temelini oluşturdu. Uzman bir ekip, bu antik kalıntılardan büyük bir titizlikle mikroskobik örnekler alarak, en son teknolojiyle DNA dizilimlerini gerçekleştirdi. Bu zorlu süreçte, hayvanın temel genetik özelliklerini ve atalarını anlamak için yoğun bir çaba harcandı.
Colossal Biosciences'ın Baş Bilim Sorumlusu Dr. Beth Shapiro, Bloomberg'e yaptığı açıklamada, antik DNA elde etmenin zorluklarına dikkat çekerek, "Genomu elde etmek gerçekten zordu. Soğuk iklimlerde yaşamıyorlardı, bu yüzden DNA'ları o kadar iyi korunmamıştı" dedi. Bu ifade, bilim insanlarının karşılaştığı engelleri ve elde edilen başarının büyüklüğünü gözler önüne seriyor.
Modern Kurtların Genleriyle Geçmişin İzleri Birleşti: Gen Düzenleme Mucizesi
Ulu kurtların kendine has özelliklerini yeniden yaratmak için bilim insanları, günümüzde yaşayan en yakın akrabaları olan gri kurtlardan hücreler alarak ileri düzey gen düzenleme tekniklerini kullandı. Tam 20 farklı gen üzerinde yapılan hassas müdahalelerle, yavruların gri kurtlardan belirgin şekilde daha büyük ve kaslı bir yapıya sahip olması hedeflendi. Ayrıca, Game of Thrones hayranlarının yakından bildiği karakteristik beyaz kürklerinin oluşması da bu genetik düzenlemeler sayesinde mümkün oldu.
Laboratuvar ortamında titizlikle hazırlanan bu genetik olarak düzenlenmiş hücreler, evcil köpeklerin yumurta hücrelerine yerleştirildi. Daha sonra, taşıyıcı annelik yapacak başka sağlıklı köpeklerin rahimlerine bu embriyolar özenle implante edildi. İlk ulu kurt yavrusu Romulus'un sezaryenle dünyaya gelişi sırasında, Colossal ekibinden Matt James, yavrunun beklenenden çok daha büyük olması karşısında yaşadığı şaşkınlığı dile getirdi.
"Tanrım, Bu Şey Çok Büyük!" - Tarihi Anın Tanığı Şaşkınlığını Gizleyemedi
Matt James, o tarihi anı anlatırken, "İlk düşündüğüm şey, 'Tanrım, bu şey çok büyük,' oldu" ifadelerini kullandı. Kardeşlerden birini alarak hayata tutunmasına yardımcı olmak için iki havlu arasına nazikçe sürttüğünü belirten James, o anki duygularını şu sözlerle özetledi: "12 bin yıl sonra ilk Ulu Kurt'u tutuyor olmamıza inanamıyorum." Bu sözler, sadece bilimsel bir başarının değil, aynı zamanda derin bir duygusal bağın ve hayranlığın da ifadesi olarak kayıtlara geçti.
Şu anda sağlıklı bir şekilde büyüyen ulu kurt yavruları, özel bir beslenme programıyla destekleniyor. Diyetlerinde sığır eti, geyik, at eti gibi doğal besinlerin yanı sıra, özel olarak formüle edilmiş kuru köpek maması da bulunuyor. En yakın akrabaları olan gri kurtlardan yaklaşık yüzde 20 ila yüzde 25 daha büyük olan bu yavruların, yetişkinlik döneminde yaklaşık 63,5 kilogram ağırlığa ulaşmaları bekleniyor. Bu da onları, günümüz dünyasındaki en büyük köpek türleri arasında zirveye taşıyacak bir özellik.
Kar beyazı kürkleriyle dikkat çeken Ulu Kurtlar, bir zamanlar Kuzey ve Güney Amerika'nın geniş düzlüklerinde, Pleistosen döneminde özgürce dolaşıyorlardı. Ancak yaklaşık 12 bin yıl önce, iklim değişiklikleri ve insan etkisi gibi faktörlerin birleşimiyle soyları trajik bir şekilde tükendi.
Colossal Biosciences'tan Geleceğe Yönelik Umut Veren Çabalar
Dallas merkezli Colossal Biosciences, sadece ulu kurtları geri getirmekle kalmıyor, aynı zamanda diğer soyu tükenmiş türleri de yeniden canlandırma konusunda iddialı projeler yürütüyor. Daha önce 2022 yılında, genetik mühendislik teknolojisi kullanarak ikonik yünlü mamutları yeniden hayata döndürme hedefiyle dünya çapında büyük yankı uyandırmıştı. Şu anda 10.2 milyar dolar gibi etkileyici bir değere sahip olan şirket, bu alanda önemli adımlar atarak laboratuvar ortamında yünlü bir fare yaratmayı başardı. Bu başarı, mamut projesi için umutları daha da artırıyor.
Aynı yetenekli bilim insanı ekibi, nesli tehlike altında olan ve dünyanın en tehlikeli kurt türlerinden biri olarak kabul edilen kırmızı kurtlardan da iki sağlıklı yavru dünyaya getirdi. Bu yavrulara Hope (Umut), Blaze (Alev), Cinder (Kül) ve Ash (Kömür) gibi anlamlı isimler verildi. Bu çabalar, sadece soyu tükenmiş türleri geri getirmekle kalmayıp, aynı zamanda mevcut tehlike altındaki türlerin korunmasına yönelik de önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Tarihte daha önce de soyu tükenmiş türleri geri getirme girişimleri olmuştu. 2003 yılında İspanyol bilim insanlarından oluşan bir ekip, soyu tükenmiş Pirene Dağları ibeksini klonlayarak yeniden hayata döndürmeyi başarmış ancak ne yazık ki bu yavru, doğumdan kısa bir süre sonra bir akciğer rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetmişti. Colossal Biosciences'ın bu son başarısı, geçmişteki denemelerden elde edilen derslerle birlikte, soyu tükenmiş türleri geri getirme alanında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Ulu kurtların yeniden dünyaya gelişi, sadece bilimsel bir zafer değil, aynı zamanda doğanın kaybettiği bir parçanın yeniden kazanılması adına da büyük bir umut ışığı olarak parlıyor.
HABER MERKEZİ