HPV Virüsünde Korkutan Gerçek: "Vücut Dışında 10 Gün Yaşayabiliyor, Çocuğa Bulaşabiliyor!"

Yayınlanma: 17.12.2025 10:14 Güncelleme: 17.12.2025 10:15

Kadın hastalıkları arasında en ölümcül dördüncü kanser türü olan rahim ağzı kanseri ve bu kanserin temel nedeni olan HPV virüsü hakkında kritik uyarılar geldi.

Kadın hastalıkları arasında en ölümcül dördüncü kanser türü olan rahim ağzı kanseri ve bu kanserin temel nedeni olan HPV virüsü hakkında kritik uyarılar geldi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Bahtiyar Çiftci, HPV virüsünün sadece cinsel yolla değil, vücut dışındaki dayanıklılığı nedeniyle ev içindeki temasla çocuklara da bulaşabileceğine dikkat çekti. HPV virüsünün vücut dışında 7 ila 10 güne kadar canlı kalabildiğini belirten uzmanlar, çocukluk çağında gerçekleşen olası bir bulaşın 25 yıl sonra rahim ağzı kanseri veya boğaz lezyonları olarak karşımıza çıkabileceği uyarısında bulunuyor. İHA'nın haberine göre dünya genelinde her yıl 340 binden fazla kadının hayatını kaybettiği bu sinsi hastalıkta, erken teşhis ve aşılanma hayati bir rol oynuyor. Dr. Öğr. Üyesi Çiftci, rahim ağzı kanserinin ilk bulgularının genellikle kötü kokulu akıntı ve vajinal kanama olduğunu ancak hastalığın çoğunlukla belirti vermeden ilerlediğini ifade ediyor. Kanseri tespit etmede %95 başarı oranına sahip olan HPV DNA testleri ile %60 başarı sağlayan Pap Smear testlerinin düzenli periyotlarla yapılmasının, kanserleşme başlamadan müdahale şansı tanıdığının altı çiziliyor. HPV virüsünden korunmanın en etkili yolu olan aşılanma konusunda ise yaş sınırının sanılandan daha geniş olduğu vurgulanıyor. 9 yaşından itibaren hem kız hem de erkek çocuklarına yapılabilen HPV aşısı, 26 yaşına kadar uygulandığında %90’ın üzerinde koruyuculuk sağlıyor. Aşılama takvimi 45 yaşına kadar devam edebildiği gibi, kişi halihazırda HPV pozitif olsa bile diğer yüksek riskli tiplere karşı korunması amacıyla aşılanması öneriliyor. 15 yaş altındaki çocuklarda iki doz, 15 yaş üzerindeki bireylerde ise üç doz şeklinde uygulanan aşı, gelecekteki kanser riskini minimize ediyor. Tedavi yöntemlerinde ise rahim ağzındaki şüpheli lezyonların erkenden fark edilmesi durumunda rahmin tamamen alınmasına gerek kalmıyor. Rahim ağzındaki riskli bölgenin çıkarılması yöntemiyle hastalar sağlıklarına kavuşurken, bu işlem sonrasında gebelik şansının devam ettiği belirtiliyor. Ancak bu tür işlemlerin erken doğum veya rahim ağzı yetmezliği gibi riskler barındırabileceği konusunda hastaların takibinin uzman doktorlarca titizlikle yapılması gerektiği hatırlatılıyor.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız