
Fırat Üniversitesi'nden Çığır Açan Keşif: Türkiye'ye Özgü Dört Yeni Sülük Türü Bulundu
Fırat Üniversitesi (FÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naim Sağlam, Türkiye'nin biyoçeşitliliğine önemli bir katkı sağlayacak müjdeli bir haberi duyurdu. Prof. Dr. Sağlam ve ekibi, yürüttükleri kapsamlı araştırmalar sonucunda Türkiye'ye özgü dört yeni sülük türü keşfettiklerini açıkladı. Bu keşiflerden ikisi ise Elazığ'ın Sivrice ve Maden ilçelerinde tespit edilerek dünya bilim literatürüne "Dina sivricensis" ve "Erpobdella madenensis" adlarıyla girdi.
Fırat Üniversitesi (FÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naim Sağlam, Türkiye'nin biyoçeşitliliğine önemli bir katkı sağlayacak müjdeli bir haberi duyurdu. Prof. Dr. Sağlam ve ekibi, yürüttükleri kapsamlı araştırmalar sonucunda Türkiye'ye özgü dört yeni sülük türü keşfettiklerini açıkladı. Bu keşiflerden ikisi ise Elazığ'ın Sivrice ve Maden ilçelerinde tespit edilerek dünya bilim literatürüne Dina sivricensis ve Erpobdella madenensis adlarıyla girdi.
Prof. Dr. Sağlam, toplamda yedi yeni sülük türü belirlediklerini, bunlardan altısına bilimsel ad verdiklerini belirtti. Yeni türlerin üçünün Amerika Birleşik Devletleri'nden, dördünün ise Türkiye'den tespit edildiğini kaydetti. Türkiye'den bulunan dört tür arasında en dikkat çekici olan ikisinin Elazığ'ın Sivrice ile Maden ilçeleri arasındaki bir derede yaşadığını ifade eden Sağlam, bu nedenle bu iki ilçenin isimlerini yaşatmak amacıyla türlere Dina sivricensis ve Erpobdella madenensis adlarını verdiklerini söyledi.
Dünya genelinde bilinen sülük türü sayısının 700'ü aştığını vurgulayan Prof. Dr. Sağlam, bu sayının yeni keşiflerle birlikte arttığını ve Türkiye'nin biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengin bir ülke olduğunu belirtti. Yeni keşfedilen bu türlerin, bilinen tıbbi sülüklerden farklı olarak kan emmeden beslendiğini kaydeden Sağlam, bu nedenle insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerinin henüz netlik kazanmadığını dile getirdi.
Yeni Sülük Türleri Ekolojik Dengeye Katkı Sağlayacak
Prof. Dr. Sağlam, keşfedilen yeni sülük türlerinin ekosisteme önemli katkılar sağlayacağını vurguladı. Bu canlıların, bulundukları ortamdaki kurtçukları ve salyangozları canlı olarak tüketebildikleri gibi, ölmeye başlayan canlıları da yiyerek biyolojik temizlik görevini üstlendiklerini belirtti.
DNA Analizleri Potansiyel Sağlık Faydaları İçin Sürüyor
Yeni keşfedilen sülük türlerinin potansiyel sağlık faydalarına yönelik de umut verici açıklamalar yapan Prof. Dr. Sağlam, bu türlerin taşıdığı potansiyel enzim ve hormonların tespit edilmesi amacıyla DNA ekstraksiyonu ve gen analizlerinin sürdüğünü kaydetti. Sağlam, bu çalışmaların tamamlanmasının ardından, yeni sülük türlerinin gelecekte doğal veya biyoteknolojik ilaç üretiminde kullanılabilecek önemli buluşlara kapı aralayabileceğini ifade etti.
Prof. Dr. Sağlam: Türkiye'nin Biyoçeşitliliği Dünya Çapında Önemli Bir Yere Sahip
Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin yüksekliğine dikkat çeken Prof. Dr. Naim Sağlam, Biz bu çalışmamızla beraber 7 tane yeni tür bulduk ve 6 tanesine isim verebildik. Bu türlerden 3 tanesi Amerika Birleşik Devletleri'nden, 4 tanesi ise Türkiye'den tespit ettiğimiz sülük türleridir. Türkiye'den bulduğumuz 4 türden en önemlileri Elazığ'da, Sivrice ile Maden arasındaki derede yaşıyor. Bu nedenle bu iki ilçemizin adını dünya literatüründe yaşatmak istedik. Dünya üzerinde 700'den fazla sülük türü var ve bu sayı bizim gibi araştırmacılar sayesinde sürekli artıyor. Bu keşiflerin biyolojik önemi büyük ve Türkiye'nin biyoçeşitliliğinin ne kadar zengin olduğunu bir kez daha gösteriyor dedi.
Yeni Türlerden Doğal ve Biyoteknolojik İlaçlar Üretilebilir
Yeni türlerin tıbbi sülüklerden farklı olarak kan emerek beslenmediğini vurgulayan Prof. Dr. Sağlam, Tıbbi sülükler kan emerek beslendikleri için vücuda enzim ve hormonlarını veriyorlar ve geleneksel tıpta kullanılıyorlar. Bizim keşfettiğimiz bu türler ise kan emmiyor. Ancak bu türlerin de insan sağlığına yararlı olabilecek enzim ve hormonlar taşıyıp taşımadığını anlamak için ileri düzeyde araştırmalar başlattık. DNA analizleriyle bu enzim ve hormonları belirleyebilirsek, gelecekte bu türlerden doğal ilaçlar üretilmesi veya klonlanarak biyoteknolojik ilaçlar geliştirilmesi mümkün olabilir şeklinde konuştu. Fırat Üniversitesi'nin bu önemli keşfi, Türkiye'nin doğal zenginliklerinin bilim dünyasına kazandırılması açısından büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.